Yukaridaki resim Hz Hatice Annemizin türbesi önceki hali.
Alttaki resimde ise Vehhabilerin türbeyi yıktıktan sonraki hali
Prof. Dr. Z. Kurşun şunları
yazıyor [1]:
“İbn Suud'un, kendilerine uymayan Mekke ve Medine ahalisini
"mezhebi muktezasınca şirk ile ittiham ederek tecdid-i imana davet
ettiğini" kaydeden Harem-i Nebevî müderrisi Abdurrahman, daha sonra
"Yapılan münazara ve görüşmelerden elde edilen bilgilere göre; Vehhabîler,
bu mezhebe mensub olmayan diğer ehl-i İslâm'a müşrik nazarıyla bakmakta ve
bunların mezheblerine girmeleri için zorlanmalarını kendilerine vacib
görmektedirler. Ayrıca, davetlerine uymayanların katlinin de gerekliliğine
inanmaktadırlar"demektedir.”
Doç. Dr. M. A. Büyükkara'nın
kitabından [2]:
“Kendilerinden olmayan veya kendileri gibi olmayan
insanlar, Vehhabî ulema ve İhvan açısından kafir veya en azından kınanmayı
haketmiş mücrim ve fasık kişilerdir.”
(s.66)
“Önlerine çıkan kadın, erkek, yaşlı, çocuk, kim olursa
olsun genellikle sağ kurtulamazdı. Esir alma adetleri yoktu.” (s.78)
Prof. Dr. Erman Artun da şu
bilgileri veriyor [3]:
“Vehhabîler, pek çok sünni ve şii ulemayı, halktan binlerce
kişiyi kılıçtan geçirdiler. Kur'an ve Hadisler dışındaki kaynakları bid'at
kabul ettikleri için dini, tarihi ve edebi eserleri parçaladılar, İslam
büyüklerinin ve ashabın mezarlarını yıktılar. ... Kerbela, Taif, Mekke, Medine
ve Hicaz’ı alıp yağmaladılar.”
Dipnot
[1] Doç. Dr. Zekeriya Kurşun,
Tarih ve Medeniyet, Sayı 30.
[2] Doç. Dr. M. Ali Büyükkara, İhvan'dan Cüheyman'a Suudi Arabistan ve Vehhabîlik, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2004.
[3] Prof. Dr. Erman Artun, 19. Yüzyıl Osmanlı Dönemi Ortadoğu’nun Sosyal Tarihine Bir Kaynak : Aşık Esrari’nin Vehhabî Destanı. (Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.)
[2] Doç. Dr. M. Ali Büyükkara, İhvan'dan Cüheyman'a Suudi Arabistan ve Vehhabîlik, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2004.
[3] Prof. Dr. Erman Artun, 19. Yüzyıl Osmanlı Dönemi Ortadoğu’nun Sosyal Tarihine Bir Kaynak : Aşık Esrari’nin Vehhabî Destanı. (Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.