Soru : Bugün,
alim, profesör sıfatlı insanlar, kitaplarda, televizyon ve gazetelerde; şimdiye
dek hiç duymadığımız şeyleri seslendirerek, mezheplerin şirk olduğunu, herkesin
kendisinin ictihad yapabileceğini, kitap ve sünnetten hüküm çıkarabileceğini,
mezhepleri birleştirmek gerektiğini belirterek, haram bildiklerimizi helal ilan
etmeye başladılar. Mezhep tanımaz reformcuları tanımanın genel bir yolu var
mıdır? Bize öyle bir çerçeve veriniz ki, isim isim onları tanımasak da, sözleri
kendilerini ele versin ?
Cevap :
Bu soruya önce "başlangıcından bugüne MEZHEPSİZLER ''
Mehmed Ali Demirbaş Milli Fikir Yayınları, c.2 adlı kitabından bir bölümle
cevap bulmaya çalışalım.(Parantez araları bana aittir.)
" Çeşit çeşittirler. (İşte ilk zorluk burada.) Kimi
dinde reformcu olup, dini içten yıkmağa çalışır.Kimi İslamiyeti asra uydurmağa
çalışır,( Ki, bu konuda Ebubekir Sifil hocanın sitesindeki her yazı ve
kitapları çok dikkatle okunmalıdır) kimi kendi anlayışına göre tefsir eder.Kimi
mezhepleri inkar eder, kimi hak ve batıl mezhepleri birleştirmeye kalkar.Kimi
bazı içtihatları kabul etmez..(Demekki kendini müctehid vasfında görüyor,
günümüzde bu hal oldukça yaygın. İki kitap okumakla ilimi nefsine put yapanlar
da böyle.Mezhebin usul-ü fıkhına ait işlerde, ictihada, kıyasa dayanan
mes'elelerde, bunlar teferruat, dini bunlardan arındırmak lazım edası ile
müctehid kesilirler.)
Bu bakımdan mezhepsizlerin çoğu kafir, pek azı ise
sapıktır.Bir kısım Müslümanlar da bilerek veya bilmeyerek bu mezhepsizlere
maşalık yapmaktadırlar.
İkinci derecedeki
mezhepsizlerin bir kısmı şöyledir:
1- Bir kimsenin kendisini mutlak müctehid görerek ahkam
çıkarmağa çalışması, Kitap ve Sünnet'e (yani ayet ve hadislere ) kendi
anlayışına göre mana vererek ehl-i sünnetten ayrılması; selefilik ve vehhabilik
hareketi böyle bir mezhepsizliktir.
2- Hak ve batıl mezhepler arasında tercihler yapmak veya
sadece mezhepler arasında tercihlerde bulunmak suretiyle hak mezhepleri ilga
etme hareketi.
3- İcma ve Kıyası inkar, taklit aleyhtarlığı, farklı
ictihadlarından dolayı İslam alimlerine dil uzatıp İbn-i Teymiyye, Şevkani,
Abduh gibi mezhepsizleri önder kabul etmek.
Bu hareketleri yapan kimselerin mezhepsiz olduğu kolayca
anlaşılır.Bununla beraber birkaç müşahhas misal verirsek mezhepsizler daha
kolay teşhis edilir.
MEZHEPSİZLERİ TANIMAK
:
Aşağıdaki hareketler mezhepsizler
tarafından yapılmaktadır:
1- İttihad-ı
İslam, İslam birliği diyerek hak, bid'at ve batıl mezhepleri bir arada toplama
gayreti. Mesela sünni, şii, vehhabi, dürzi ve sosyalistleri bir arada toplamak
gibi.(Günümüzde bunun kapsamını daha da genişleterek, dinler arası diyalogcular
türemiş ve bu fikrin bir başka varyasyonu olarak Yahudi ve hristiyanların da
–haşa- cennete gideceklerini söyleyen tipler zuhur etmiştir.)
2- Mezhepler üstü
hareket etme "İslamcılık cereyanı.Bugün Ehl-i Sünnet olan bazı kimseler
bilmeden "İslamcı" tabirini kullanmaktadır.İslamcılık mezheplerden
uzak olma hareketidir.Osmanlı devletini yıkan amillerden birisi de bu
İslamcılık hareketidir
3- Küfürleri
belli olan İbn-i Sina, Farabi gibi filozofları, Efgani ve Abduh gibi masonları
İslam alimi olarak tanıtma ve takdim, kafirlere karşı yumuşak hareket etme,
İslam hümanizmi dedikleri batıl yol.
4- İslamiyeti
solculuk zannetme, özel mülkiyeti inkâr, Seyyid Kutup gibi malı cemiyetin mülkü
sayma, İslam sosyalizmi dedikleri batıl cereyan.
5- Ehl-i Sünnetin
dört hak mezhebinden birisine göre kitap yazmayıp, İslam'da faiz, İslam'da
zekat, İslam'da abdest gibi hak mezhepleri ilga edici TELFİK HAREKETİ.(Daha
açık ifade ile, Hanefi mezhebine göre böyledir demezler..İslam'a göre, İslam
nazariyesine göre diye konuşur, yazarlar.)
6- İslam’ı ilahi
bir din kabul etmeyip, insan mahsulü olduğu hissini verebilmek için İslam
düşüncesi, İslam nazariyesi, Kur'an'da evrim teorisi, İslam’ın görüşü gibi
ifadeler kullanma işi.(Oysa görüş, nazariye, teori insanların fikirleri için
kullanılır.Beşeri ideoloji ve felsefelere ait kavramlardır.)
7- Müellefe-i
Kulubün Kütüb-i Sittedeki hadis-i şeriflerle sabit iken, kafirlere zekat vermek
için mason Abduh gibi müellefe-i kuluba zekat verilmesini savunmak.
8- Müftabih
kavilleri zikretmeyip, çeşitli mezheplerin ictihadlarını bildirerek okuyucuyu
şaşırtma gayreti gütmek veya bunlardan bazısının ictihadının kuvvetli olduğunu
söyleyerek alimler arasında hakemlik yapmak.(Mesela Seyyid Sabık'ın
Fıkhus-sünne adlı 4 ciltlik kitabı böyledir.Fetvalar hangi mezhebe göre belli
değil. Yusuf el Kardavi Helal ve Haramlar kitabının daha ön sözünde kendisinin
mezhepsiz olduğunu ikrar ediyor.Seyyid Kutup İslami etüdler Kitabı ve Sosyal
adalette, sahabeyi tenkit ederek görüş ve nazariyelerini sıralıyor ! )
9- Sahabeye dil
uzatmak. (Mesela Seyyid Kutub İslam'da Sosyal Adalet kitabının 251-252.
sayfalarında Hz.Osman Efendimizin iktidara gelmesini eleştiriyor, O'nu –ra-
becerisizlikle suçluyarak, Hz.Ali , Hz.Ömer'den sonra gelse idi diyerek,
ashabın icmaına rağmen, İslam devletinde fitnelerin olmayacağını ifade ederek,
Haşa dolayısıyla Hz.Osman (RA) efendimizin fitnelere seyirci kaldığını
yazabiliyor.)
11- (Maddeleri
atlayarak, özetliyorum)Tasavvufu, rabıtayı, ölmüş evliyanın feyz vermesini
inkar.
12- Altın yüzüğe,
düşük faize, kadınlı-erkekli oturmaya cevaz vermek.
13- Iskat-ı
salat, devir ve zuhr-u ahiri kabul etmemek.
15- Peygamberlerin
günah işlediğini söylemek. (Hatta Kul Mu..,Resul Mu.. (Sallahu Aleyhi
Vessellem) diyerek Peygamberimizin vahiysiz zamanında hatalarının olacağı
ifadesinden yola çıkarak eleştirmeye kalkmak. Oysa ismet sıfatı ile günah
işlemekten korunmuş olan Peygamberler masumdurlar ve onların ancak Allah'ın
taktiri ile zelleleri olabilir.) [1]
16- Vefat etmiş
enbiya ve evliyadan yardım istemeyi şirk saymak,
17- Allah gökte
ve arş'da oturuyor demek.(Zübtetül İhyayı tercüme eder gibi yapan Ali Özek'de
ehl-i sünnet itikadını tercüme ederken sh.11'de bu şekilde yazabilmiştir.)
18- İslam alimlerinin
kitaplarında uydurma hadisler olduğu iftirasını yaymak.(Mesela İmam Gazali
hazretlerinin meşhur İhyası için bunu yaparlar.İmamı Gazali kuddise sirruh ki,
Şafi mezhebinde müctehid vasfında birisidir.Ö.Nasuhi Bilmen Kamusunda
yazılıdır.Böylelikle insanların içine şüphe tohumları ekerek, din ve dinin
nakil kaynaklarına darbe vuracak ve herkesin kitap ve sünnetten kendisinin
anlamasının yeterli olacağını söyleyeceklerdir.)
(İmamı Gazali hazretlerinin kitaplarında mevzu hadîsler
bulunduğuna dair cahilce bir iddia ve iftira vardır. Büyük muhaddislerden İmamı
İrakî uzun yıllar çalışarak bu iddiayı çürüten bir eser yazmıştır.Bugün, İslâm
dünyasındaki birçok kötülük, fitne fesat, sapış; İmamı Gazalî, İmamı Rabbani,
Abdülkadir Geylanî gibi büyüklerin yolundan ve metodundan sapılmasından dolayı
meydana gelmiştir.M.Şevket Eygi/Milli Gazete 21.03.08)
19- Zaruretsiz
küfür alametini caiz görmek.
20- Peygamber
Efendimizin mübarek anne ve babasına -haşa- kafir demek.(Sallahu Aleyhi
Vessellem )
21- Mucizeleri
tevil veya inkar etmek.Miracı Mr. Hamidullah gibi rüyada olduğunu söylemek.
22- Mezhepsiz
Mevdudi gibi, imanın şartını beş olarak bildirmek, kaderi inkar etmek.
23- Kur'an-ı
Kerim'den ve Hadis-i Şerif'ten bizim gibi mukallidlerin anladıkları delil
olmaz.Bunlar ancak müctehidler için delildir.Hal böyle iken muteber bir tefsire
bakmadan Kur'an-ı Kerim'i okuyup Allah böyle buyuruyor denilmesi büyük
hatadır.Ben Kur'an'dan ve Hadis'ten başka delil tanımam demesi büyük
cinnettir.Bu bakımdan vaizlerin cemaata Kur'ana sarılın (yani onu okuyun,
tefsirini size bırakıyorum demeleri büyük cinayettir.Zira "Kim Kur'anı
kendi aklı ile tefsir ederse cehenneme gidecektir, isabet etse bile" Tirmizi.Tabi
vaizler Kur!ana sarılın derken, İslam’a sarılın anlamında söylüyorlar. )
Bizlerin Kur'anı Kerime göre hareket etmesi ancak mezhebimizin müftabih
kavilleriyle amel etmemizle mümkündür.Herkese Kur'an ve Hadis tercümesi (meali)
okumasını söylemek büyük sapıklıktır..." (M.A.Demirbaş’dan nakil burada
bitti)
Bununla beraber bu mezhepsiz reformcular mübarek ehl-i
sünnet alim ve velilerinin kitaplarını tercüme eder gibi yaparak içine kendi
zehirlerini akıtırlar.Kitap sahibinin yazmadığı ve murad etmediği şeyleri ilave
ederler.Bir başka mezhepsiz de bu kitap yazarı mübarek zatı alaya alarak,
tahkir eder ve hatta küfrüne fetva verir.Oysa yapılan, danışıklı döğüştür gibi
bir durumdur.
Bu konuya Yusuf Nebhani hazretleri (Rh.A) de işaret ederek
:" ..o velinin adına uydurulmuş ve onun kitabına sokuşturulmuş bir laf
olabilir veya ona karşı açık bir iftira yapılmış bulunur.Nitekim Şeyh
Muhyiddini İbni Arabi'nin kitaplarına bu gibi şeyler yapılmış bulunmaktadır.Din
aleytarı olan kimseler, şeriatin zahirine muhalif işlerden O'nun aleyhine bir
cümle uydurdular ve Fütuhat-i Mekkiye adlı kitabına ve O'nun telif ettiği
"Füsus"' a sokuşturdular...Esasen bu hal bazı kitaplarımda benim
başıma da gelmiş bulunmaktadır."[2] buyurarak bu vahim duruma işaret
ederek, ümmetin dikkatini bu mühim noktaya çekmiştir.Allah ondan razı olsun.
Bu durumda ölçümüz, hangi meşhur ve muteber kitap olursa
olsun, tercüme edenin kimliğine ve biraz da yayınevine dikkat etmek
zaruretidir.Bir tas çorbada iki tane minik taş yada kıl gördüğümüzde nasıl
iştahımız gidiyorsa, itikadımızla alakalı bu vakıaya çok daha fazla hassas
yaklaşmalıyız.Zira ilki mide zevki idi, ikincisi itikad ve ebedi saadetimizi
ilgilendiren bir husustur.Yanlış itikad üzerine ibadet, amel abestir.
"Zemzem ile şarap birbirine karıştırıldığında, bu
karışıma zemzem denilmez, murdar olur ve içilmez"..Yanlışlarını atar
öylece okuruz sözü de büyük bir aldanma ve aldatmacadır.Zira bir: bizde bunu
yapabilecek ilim yok, ikincisi: ilim sahibi olanların bile bir zaman sonra
anlayışlarının değiştiğini, farkında olmadan ehl-i sünnet inancının dışına
çıktıklarını, sapıklaştıklarını; sahabe ve din büyüklerine saygılarını
kaybettiklerini bizzat kendi gözlerimizle defalarca gördük.!
[1] Ömer N. Bilmen, Büyük İslam İlmihali sh: 18
[2] Şevahid'ül Hakk, sh : 305
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.