17 Şubat 2012 Cuma

Said Nursi Ebced Hesapları ile Ayetleri Tahrif Ediyor


Said-i Nursi’ye göre: Allah Kur’an-ı Kerimin çeşitli ayetleriyle Risale-i Nur’u (!) haber vermiştir.
Ve Said-i Nursi, ayetleri kendine göre şöyle açıklıyor:
‘”Allah göklerin ve yerin nurudur’ anlamındaki bir cümleyle başlayan nur âyetindeki nur, risale-i nur’dur.”

Bu ayet, Said-i Nursi’ye göre; Risale-i Nur’a 10 parmakla işaret ediyormuş.
1
Ayetin Türkçe meali şöyledir:
“Allah, göklerin ve yerin nurudur.
“O’nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir. Cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu, ne yalnız doğuda ve ne de yalnız baüda bulunan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile yağın kendisi aydınlatacak olur. Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini, nuruna kavuşturur. Allah insanlara örnekler verir. O, her şeyi bilir.”2

Said-i Nursi’nin Cifır yoluyla yaptığı yoruma göre; bu ayetin anlamı şöyle oluyor:
“Allah’ın Nuru olan Risale-i Nur, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık, bir cam içindedir. Cam ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Risale-i Nur ne yalnız doğunun, ne yalnız batının malıdır. O, bereketli bir zeytin ağacı gibi olan Said-i Nursi’den ya da doğrudan doğruya Kur’an-ı Kerim’den yakılır. Risale-i Nur, hiçbir aydınlatma kaynağı olmasa bile aydınlatır. Risale-i Nur, bir elektrik gibidir. Risale-i Nur, nur üstüne nurdur. Allah dilediği için Said-i Nursi’yi Nur’una kavuşturmuştur.”3
Said-i Nursi diyor ki:
“Bu âyete göre: Risale-i Nur da, onun yazan da ateş dokunmadan yanan bir elektriğe benzer.
“Risale-i Nur neden bir elektriğe benzer? Çünkü O, ne doğunun bilgilerinden, ne de batının felsefe ve fenlerinden gelmiştir. O, Doğunun da Batı’nın da üstünde bulunan, Kur’an-ı Kerim’in geldiği yüce arş mertebesinden alınmıştır.”4 (Ek: 4)
Said-i Nursi, Asa-yt Musa (Meyvenin üçüncü meselesi Emirdağ çiçeği, Arap harfleriyle teksir), s.86.
Nûr Suresi, ayet 35.
Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî (Arap harfleriyle teksir), s.58-59.
Aynı kitap, s.60, sat.3-6. (Ek: 4)
Said-i Nursi, kendisinin neden elektriğe benzediğini de açıklarken aynen şöyle diyor:
“Risale-i Nur Müellifi (yani kendisi) de ateşsiz yanar! Tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır Âlim olur.”5 (Ek: 5)



Yani Said-i Nursi’ye göre, ayetle işte bu anlatılıyor.
Said-i Nursi, daha sonra: “Ancak 15 yılda okunabilecek kitapları, sadece 3 ayda okuduğunu” yazıyor.6
Yani demek istiyor ki: “-Elektrik, ışığını herhangi bir yerden almadan nasıl yanıyorsa; ben de herhangi bir kimseden ışığını almadığım bir ilim tahsil etmiş bulunuyorum. 3 ay gibi kısa bir zamanda ancak 15 yılda okunabilecek kitapları okuyup öğrenmiş olmam bunu gösterir. Ben, ışığımı görünmez bir kaynaktan alıyorum. Tıpkı elektrik gibi.

Yine Said-i Nursi’ye göre:
“Bu âyet, Said-i Nursi ve Risale-i Nur’a işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda; gerek Risale-i Nur’un ne zaman yazılıp meydana getirileceğini, ne zaman yayılıp dünyayı aydınlatacağını, hatta adının ne olacağını, hangi bölümlerden meydana geleceğini, bölümlerde neler bulunacağını; gerek bu kitabın yazarının kim olacağını, yazarın ne zaman dünyaya geleceğini, adının hatta lakabının ne olacağını, çocukluk devresinin nasıl geçeceğini, ne zaman Arapça’ya başlayacağını ve sonra hangi yoldan âlim olacağını da anlatıyor. Bunların hepsi, bu âyette bildiriliyormuş.”

Hûd Suresi’nin 110. ayetiyle de Risale-i Nur’a. işaret ediliyormuş.
Bu ayetle Said-i Nursi’ye sesleniyor ve dolayısıyla Risale-i Nur doğrultusunda hareket etmesi isteniyor kendisinden, ayetin Türkçe meali  şöyledir:
“-Sana nasıl buyuruyorsa o çizgide yürü.”
26 Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî (Arap harfleriyle teksir), sat. 13-14. (Ek: 5)
27 Aynı kitap, s.60.
28 Aynı kitap. s.62.
Said-i Nursi’ye göre:
“Bu âyet, Risale-i Nur’un doğmasına yarayacak ilimlerin, kendisi tarafından ne zaman okunmaya başlanacağını ‘Cifır’ yoluyla haber veriyormuş.”7
Hûd Suresi’nin bu özeti Risale-i Nur’un doğrultusuna işaret ediyormuş. 8/’
Yani Allah Said-i Nursi’ye seslenerek şöyle diyormuş:
“Sen, Risale-i Nur’un çizgisinde, istikametinde ol.”

Ankebût Suresi’nin 69. ayetiyle de, Risale-i Nur’a. işaret ediliyormuş. Ayetin Türkçe meali şöyledir:
“Onlar ki bizim uğrumuzda Cihad yaptılar, onları dosdoğru yolumuza ileteceğiz.”
Said-i Nursi’ye göre, “bu âyet, Cifır yoluyla, Said-i Nursi’nin besmeleye başladığı bu birinci yaşama girdiği tarihe de işaret ediyor. Bir yandan buna işaret ediyor, bir yandan da; Said-i Nursi’nin bir mücahit olarak ortaya çıkacağı tarihi gösteriyor.”9

Hicr Suresi’nin 87. ayetiyle de Risale-i Nur’a işaret ediliyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“And olsun ki sana her zaman tekrarlanan yedi âyetli fatihayı ve büyük Kur’an’ı verdik.”
Bu ayet hem Fatiha suresine, hem de onun bir aynası durumunda olan Risale-i Nur’a işaret ediyormuş.
Şu halde Said-i Nursi’ye göre ayetin anlamı şu demek oluyor:
“-Ey Said-i Nursi, sana Kur’an’ın Ünlü 7 temelini parlak bir şekilde isbatlayan ve Fatihanın, nuruna mazhar bir aynası olan Risale-i Nur’u verdik. “10

En’âm Suresi 120. ayetiyle de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:

“-Yahut ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine halk içinde dolaşıp yayacağı bir nur verdiğimiz kimse, hiç çıkmayacağı bir karanlıkta bulunan kimseye mi benzer?..”
“Said-i Nursi, Risale-i Nur gelmezden önce bir ölü gibiydi. Ama Risale-i Nur gelince onunla dirildi. Sonra yine Said-i Nursi, Dünya Savaşı’nda, maddi ve dehşetli bir ölümden “harika” bir şekilde kurtuldu. Bir de, Felsefe ve gafletten gelen manevi bir ölümden kurtuldu…
“Bu âyet, Said-i Nursi’nin birinci doğum yıldönümüne de işaret eder. Kısacası: Bu âyet, birçok ‘tabaka’lar içinde bir ‘işaret tabakasından, Risale-i Nur’a, onun yazarına, yazarın yaşadığı yüzyıla ve Risale-i Nur’un yazılmaya başladığı zamana işaret, hatta delalet yoluyla bakar.”11
Bakın daha ne açıklamalar yapıyor, Said-i Nursi:
“Bu âyetin kuvvetli işaretini hem güçlendiren, hem de güzelleştiren 3 münasebet birden Ramazan’da kalbime geldi. Kesin bir kanaat verdi ki, ‘Ölü İken’ sözüne tam münasip olan Said’dir. Bu âyetin, Risale-i Nur’un Tercüman’ı olan Said-i ‘ölü iken’ sözüyle nitelemesinin hikmeti odur ki: Ölüm muammasını ve tılsımını o açmış. Ölümün dehşetli yüzünün altında, iman ehline çok uysal ve güleç bir nurlu hakikat bulunduğunu keşfedip isbat etmiş. Ve ölümle dolu fani hayatta boğulan sapıklara ebedi hayat dolu bir geçici ve zahiri ölümle karşı koyar… Sapıklar, meşru olmayan arzularının helâl görmesiyle süslenirken, Risale-i Nur ölümü karşı çıkarıp, hayatın tadını da, süsünü de paramparça eder… İşte bunun içindir ki, ölümün bu büyük hakikati, Risale-i Nur’da son derece önemli ve geniş bir yer almıştır. Hattâ çoğu saldırılarında, ölümü elinin altında tutup, sapıkların başına vurur. Akıllarını başlarına getirmeye çalışır.

“Bu ölüm rabıtası, eski Said-i Yeni Said’e çevirmiştir ve her düşünce hareketinde yeni Said’e yoldaş olmuştur.”12

Said-i Nursi şöyle devam ediyor:
“Öyleyse âyetin özel işaretine tam tamına uyan biri varsa o da Said-i Nursi’dir. Onun sabrı, doğruluğunun bir kerameti’dir.
“Ben namazdan sonra bu açıklamayı yazarken, Siddik Süleyman’ın Halefi: Emin, Sümri’nin, bu âyetiyle ilgili parçayı aldığını ve Ra-mazan’ın feyzinden onun izahı gibi nurlar istediğini gördüm. Yazdığımı Emin’e gösterdim. Şaşırarak: ‘Bu, hem Sabri’nin, hem de Risale-i Nur’un bir kerametidir’ dedi. Bu âyetteki Kur’an muvazenesini düşünürken, Hûd süresindeki: Onlar ki mutsuz oldular… bölümüne karşılık olarak: (Ve onlar ki, Said oldular. İşte onlar Cennettedirler! Mutlaka Cennete girecekler!) âyetindeki muvaze-ne=uygunluk aklıma geldi, dikkatimi çekti…
“Sabri’nin mektubu yoldayken, yani daha bana gelmeden önce; o mektubun manevi etkisiyle bu âyeti düşünürken şu sonuca vardım:
“Risale-i Nur’un bu derece kuvvetli Kur’an işaretlerine ve şakirtlerinin bu kadar değerli Kur’an müjdelerine ve en ulu kişilerin iltifatlarına mazhar olmasının sırrı ve hikmeti vardır. Bu sır ve hikmet de, karşılaşılan belanın büyüklüğü ve korkunçluğudur. İşte bu yüzden; Risale-i Nur, Hiçbir eserin erişemiyeceği bir kutsal takdir almıştır Kur’an ‘dan…
“Kur’an işaret eder ve müjdeler ki; Risale-i Nur’un dairesi içine girenler, tehlikede olan imanlarını kurtarırlar. Bu imanla kabre girerler ve cennete girecekler… “13 (Ek: 6)

Hadîd Suresi’nin 28. ayetiyle de Risale-i Nur’a işaret ediliyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“Ve Allah size bir nur yaratsın ki, siz o nur’la yürüyesiniz.”
Said-i Nursi’ye göre; “bu Nur da; Risale-i Nur’dur.” O zaman ayetin anlamı şu demek oluyor:
“—Ve Allah size yolunuzu aydınlatan, yürümenizi sağlayan Risale-i Nur’u verecek.”

Yunus Suresi’nin 82. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“-Ve Allah hakkı, kelimeleri’yle yerine getirecektir.”
Said-i Nursi’ye göre; “Bu âyetteki ‘Kelimeler’ sözüyle, Risale-i Nur anlatılmak isteniyor. Risale-i Nur bütünü içindeki ‘Sözler’ adlı Risale’nin Arapça karşılığı da ‘Kelimeler’dir.” Öyleyse ayetin anlamı şu oluyor:
“Ve Allah, kelimeleri yani Risale-i Nur’la hakkı yerine getirecektir.”

En’âm Suresi’nin 161. ayeti de Risale-i Nura işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“De ki, Rabbim beni, doğru yoluna iletti.”
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyetteki ‘doğru yol’ sözüyle de, Risale-i Nur anlatılmak istenmektedir. Sonra bu âyette Cifır yoluyla öyle bir tarihe işaret ediliyor ki, bu tarih Risale-i Nur yazarının, Nurları hazırlamaya çalıştığı, tahsil yaptığı tarihe denk geliyor.”
O zaman ayetin anlamı şu oluyor:
“—Ey Said-i Nursi de ki, Rabbim beni doğru yol olan Risale-i Nur’a kavuşturdu.”

Lokman Suresi’nin 22. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“İyilik yaparak kendini Allah’a veren kimse, şüphesiz en sağlam kulpa sarılmış olur…”
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyette sözü edilen ‘en sağlam kulp’, Risale-i Nur’dur.”
O zaman ayetin anlamı şu oluyor: “Kim iyilik yaparak Risale-i Nur okursa o, en sağlam kulpa sarılmış olur.”
“Kime hikmet verildiyse, ona hayırdan çok şey verildi demektir.”
“Allah onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Ve onları arıtır.”
“Sizi arıtır ve size kitabı ve hikmeti öğretir” anlamındaki ayetler de Risale-i Nur’a işaret ediyorlarmış.

Said-i Nursi’ye göre; “Âyetlerde belirtilen ‘Hikmet’ sözüyle anlatılmak istenen, Risale-i Nur’dur.”
Buna göre ayetlerin anlamları şu oluyor:
“Kime Risale-i Nur verildiyse, ona hayırdan çok şey verdi demektir.”
“Allah onlara kitabı ve Risale-i Nur’u öğretir. Ve onları arıtır.”
“Allah sizi arıtır ve size kitabı ve Risale-i Nur’u öğretir.”

Âli İmran suresinin 7. âyeti de Risale-i Nur’a ve Nurculara işaret edermiş, bu âyetin Risale-i Nur ve Nurcularla ilgili kısmı;
“O’nun yorumunu bir Allah, bir de ilimde ileri gitmiş olanlar bilirler.” anlamındaki cümleymiş.
Said-i Nursi’ye göre: “Âyetteki ‘ilimde ileri gidenler’ sözüyle anlatılmak istenen; Risale-i Nur ve onun şakirtleri, yani Nurculardır.”
Buna göre ayetin anlamı şu oluyor:
“O’nun yorumunu bir Allah, bir de Risale-i Nur ve Nurcular bilir.”

Nisa Suresi’nin 173. ayeti de Risale-i Nur’a. işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“Ey insanlar, size Rabbinizden bir delil geldi. Ve size açık bir nur indirdik.”
Said-i Nursi’ye göre: “Burada sözü edilen Nur da, Risale-i Nur’dur.” O zaman ayetin anlamı şu oluyor:
“Ey insanlar, size Rabbinizden bir delil geldi. Ve size apaçık bir nur olan Risale-i Nur’u indirdik.”
“İnanan-iman edenlere, hidayet kaynağı ve her türlü dertlerine şifa verdik” anlamındaki âyet de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş.
Said-i Nursi’ye göre; “Kur’an nasıl bir hidayet kaynağı ve dertlere şifaysa; Risale-i Nur da öyle hidayet kaynağı ve dertlere şifadır.”
O zaman ayetin anlamı şu oluyor:
“—İnanan-iman edenlere, hidayet kaynağı olan ve her derde şifa veren Kur’an-ı Kerim’i ve Risale-i Nur’u verdik.”

Tevbe Suresi’nin 130. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş. Ayetin Türkçe meali:
“-Eğer yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ona güvendim ve ona dayandım.”
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyet, Risale-i Nur kitaplarından olan işaret-ül İcaz adlı kitabın yazıldığı tarihi gösteriyor. Birinci Dünya Savaşı’nin başlangıcı sayılan olaylar meydana geldiğinde, hiç kimseden yardım görmeden nurların yayıldığına işaret ediyormuş.”
Buna göre ayetin anlamı şu oluyor:
“Ey Risale-i Nur, eğer senden yüz çevirirlerse de ki; Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. O’na güvendim ve O’na dayandım.”

“Şüphesiz, Allah’ın askerleridir galip olanlar” anlamındaki ayet de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş.
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyetteki Allah’ın askerleri’ sözünün kapsamında özellikle, Risale-i Nur Şakirtleri vardır. Âyet, Risale-i Nur Şakirtlerinin bir zaman hapse girmelerine karşılık, manevi yönden galip olduklarına işaret ediyor ve tesellide bulunuyor.”
Nursi’ye göre;
“Risale-i Nur Şakirtleridir. Galip olanlar.”
Ayetin Türkçe meali:
“Onlar ki O’nun birlikte inandılar, iman ettiler. Onların nurları, önlerinden ve sağlarından koşuşmaya ve uçuşmaya başlar. Yani nurları çevrelerine saçılır. Onlar o zaman, -Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla! derler.”
Said-i Nursi’yi göre; bu ayette de, özellikle Risale-i Nur şakirtleri, yani Nurcular anlatılmaktadır.
Nursi’ye göre; ayetin anlamı şu oluyor:
“Said-i Nursi’yle birlikte inananlar ve ifnan edenlerin nurları çevrelerine saçılır. O zaman onlar, -Ey Rabbimiz nurumuzu tamamla ve bizi bağışla! diye dua ederler.”

İsrâ Suresi’nin 82. ayeti de Said-i Nursi’ye göre; Risale-i Nur’a işaret ediyormuş.
Ayetin Türkçe meali:
“-Biz Kur’an’ı imanlara rahmet ve şifa olsun diye indiririz.”
Said-i Nursi’ye göre; “Risale-i Nur da, ‘Kur’an’ın semasından indiği için’, bu âyette Risale-i Nur da anlatılmaktadır.” O zaman ayetin anlamı şu oluyor:
“…Biz Kur’an-ı Kerim!i ve O’nun semasından gelen Risale-i Nur’u, inananlara rahmet ve şifa olarak indirdik.”

“Yunus”, “Ra’d”, “Hicr”, “Şuarâ”, “Kasas” ve “Lokman” surelerinin başlarında bulunan “-İşte bunlar, kitabın ayetleridirler!” anlamındaki ayetler de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş…
Said-i Nursi’ye göre; “Bu yüzyılda Risale-i Nur denilen 33 adet söz, 33 adet mektup, 31 adet Lem’alar; bu zamanda kitab-ı mübindeki âyetlerin âyetleri’dirler.”14
Yine Said-i Nursi’ye göre ayetteki: ‘”İşte bunlar’ sözüyle, Risale-i Nur’un parçaları anlatılmak isteniyor.”
O zaman ayetin anlamı şu oluyor:
“-İşte bunlar, yani Risale-i Nur’un parçaları olan: 33 adet söz, 33 adet mektup ve 31 adet Lem’alar; Allah’ın kitabının ayetleridirler!”

Kalem (Nun) Suresi’nin 32. ayeü de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş… Ayetin meali:
“Belki Rabbimiz, daha hayırlısına çevirerek bundan daha iyisini bize verir.”
Said-i Nursi’ye göre; “Risale-i Nur’un yazılması ve yayılması sırasında çok olağanüstü olaylar oldu. Yazarına, yani Said-i Nursi’ye büyük sıkıntılar verildi. O sırada, ‘Küçük bir mescid’ine de ilişildi!’ İşte o zaman Risale-i Nur şakirtleri ‘Güçlü bir rica’ ve yakarışla Allah’a yalvardılar: ‘Ya Rab! Bu korkunç Rü’yayı hayre çevir!’ dediler. Herkes umutsuz bulunurken, Risale-i Nur şakirtleri, umud’lu oldular ve Müslümanların morallerini güçlendirdiler. Onun için de Allah dileklerine göre daha hayırlısını verdi. İşte âyette, bu olaya işaret ediliyor.”
Buna göre ayetin anlamı şu oluyor:
“Risale-i Nur şakirtleri dediler ki: Umarız ki Rabbimiz, bundan daha iyisi, hayırlısını bize verecek.”
Zümer, Câsiye, Ahkaf surelerinin başlarında bulunan “-Kitabın indirilişi, aziz ve hâkim olan Allah’tandır” anlamındaki ayetler de Risale-i Nur’a işaret ediyorlarmış…
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyetlerde Risale-i Nur’un adına kendisine, ne zaman yazılacağına ve ne zaman yayılacağına Cifır yoluyla işaret ediyor. Çünkü Risale-i Nur, Kur’an Semasından ve âyetlerin yıldızlarından inmiştir.”15 (Ek: 7)
“İndirilen kitapla hem Kur’an-ı Kerim, hem de Risale-i Nur anlatılmak isteniyor.”16
“Kitabın indirilişi” sözü, ebced hesabıyla, “Risalet-ün-Nur” adının sayı değerine, çok az bir farkla denk geliyor.”17
Nursi’ye göre; ayetlerin anlamı şöyle oluyor:
“Kur’an-ı Kerim’in ve Risale-i Nur’un indirilişi, aziz ve hakim olan Allah’tandır.” .

Secde Suresi’nin 1. ve 2. ayetleri de Risale-i Nur’a. işaret ediyorlarmış… Ayetlerin mealleri:
“Hamim, Rahman ve Rahim olan Allah’ın indirişidir.”
Said-i Nursi’ye göre; “indiriliş” “sözünün sayı değeri de, Risale-i Nur’un sayı değerine denk geliyor. Ebced hesabıyla ve cifır yoluyla bu sonuç elde ediliyor. O zaman, ayetlerin anlamları şu demek oluyor:
“Kur’an-ı Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim Olan Allah ‘ın bir indirişidir.”
“Onlar isterler ki, Allah’ın Nuru’nu ağızlarıyla söndürsünler. Oysa, inanmayanlar hoşlanmasalar bile Allah nurunu tamamlayıcı ve parlatıcıdır” anlamındaki âyet de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş…

Said-i Nursi’ye göre;
“bir yabancı ülkenin sömürgeler bakanının, Kur’an’ın nurunu söndürmeye çalışmasına karşılık, kendisinin ortaya atıldığına ve o nur’u parlattığına işaret ediliyor.”
Yani Said-i Nursi olmasaymış, “o sömürgeler bakanı, Allah’ın Nur’unu söndürecekmiş. İşte o Nur, hem Kur’an-ı Kerim’dir, hem de Risale-i Nur’dur.”18
“Risale-i Nur’un 129 parçası, Kur’an’dan uzanan elektrik telinin ucuna takılan 129 elektrik lambası gibidir.”19

Nursi’ye göre; anlam şöyle oluyor:
“-Onlar isterler ki Allah’ın Nur’u olan Kur’an’ı ve Risale-i Nur’u ağızlarıyla söndürsünler. Oysa inanmayanlar hoşlanmasalar bile, Allah gerek Kur’an’ı ve gerek Risale-i Nur’u tamamlayıcı parlatıcıdır.”
36 Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî (Arap harfleriyle teksir), s.76, sat.9-10. (Ek: 7)
37 Aynı kitap, s.76-80.
38 Aynı kitap, s.78.

İbrahim Suresi’nin 1., Sâd Suresi’nin 29. ayetlerinde de Risale-i Nur’a. işaret ediliyormuş…
Ayetlerin Türkçe meali :
“Bu öyle bir kitaptır ki, insanları karanlıktan ışığa çıkarasın diye sana indirdik.”
Said-i Nursi’ye göre; “bu âyetlerdeki Nur, yani ışık sözüyle anlatılmak istenen yine Risale-i Nur’dur.” Ve bu âyetlere Said-i Nursi şu anlamı vermektedir:
“Bu öyle bir kitaptır ki, sen onunla insanları Risale-i Nur’un ışığına çıkarasın diye onu sana indirdik. ’20

Fussilet Suresi’nin 33. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş. Ayetin meali:
“Allah’a çağıran, güzel işler yapan ve ben Müslümanlardanım diyen kimsenin sözünden daha güzel ne olabilir!?”
Said-i Nursi’ye göre: “Hiçbir sözün kendisininkinden daha güzel olamıyacağı ‘Söz’, Risale-i Nur Külliyatı’ndan olan ‘Sözler’ adlı Risale yani kitaptır. Âyetle, işte bu kitap anlatılmak istenmiş ve övülmüştür.”
Said-i Nursi, ayetin kelimelerinden sayılar çıkarıyor ve bir tarih meydana getiriyor. Ayetle, o tarihte “her sözden daha güzel bir söz” bulunduğuna işaret edildiğini anlattıktan sonra şöyle diyor:
“-Demek ki; biri, o tarihte son derece güzel sözlerle meydana çıkacak, sözlerinin güzelliği ile halkı büyüleyecek. Bu özellikse bu zamanda; Risale-i Nur’un sözler adlı: San’at, güzellik, tesir, büyüleyicilik yönünden yüksek bir mertebede bulunan Risalenin kelimelerinde ve güçlü sözlerinde bulunur. Demek ki, bu âyet işaret anlamı ile, Risale-i Nur’u övmektedir.”21
Said-i Nursi’ye göre; ayetin anlamı şöyle oluyor:
“Allah’a çağıran, güzel işler yapan ve ben Müslümanım diyen Said-i Nursi’nin: Sözler adlı kitabından daha güzel ne olabilir?”


Nisa Suresi’nin 42. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş… Ayetin meali:
“-Eğer hasta olur, yahut yolculuk yaparsanız, ya da herhangi biriniz büyük abdestini yapar veya kadınla cinsi birleşmesi olursa işte o zaman suyu bulamadığında – temiz toprakla teyammüm etsin.”
Said-i Nursi’ye göre:
“Bu âyetteki ‘Temiz Toprak’ sözüyle, Risale-i Nur’a işaret edilmiştir. Âyetin işaret anlamı şöyledir: Yüce Allah diyor ki: 1357 yılında; Manevi Ab-ı Hayât’ın kaynakları kapatıldığı zaman, temiz toprağa yönelin! Onda bir yaşayış kaynağını ve nur madeni bulursunuz.”
“Bu âyetin özellikle Risale-i Nur’u anlattığını gösteren iki delil vardır.”22
Said-i Nursi bu iki delili, uzun uzun anlatır kitapta.23

İbrahim Suresi’nin 24. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş…
Ayetin Türkçe meali:
“-Görmez misin Allah nasıl örnek veriyor: Temiz ve güzel bir gözü, güzel bir ağaca benzetiyor. Öyle bir ağaç ki, kökü yerde dalları da gökte bulunur.”
Said-i Nursi’ye göre:
“Bu âyetteki: ‘Güzel bir söz’ ifadesiyle anlatılmak istenen, Risale-i Nur’dur. ‘Güzel ağaç’ sözüyle de Risale-i Nur anlatılmak istenmiştir. Kur’an gibi, Risale-i Nur’un da kökü yerin derinliklerinde, dallarıysa yücelerde bulunur.”24
Said-i Nursi’ye göre, ayetin anlamı şu demek oluyor:
“Görmez misin Allah nasıl örnek veriyor: Temiz ve güzel bir söz olan Kur’an ve Risale-i Nur, güzel bir ağaç gibidir. Öyle bir ağaç ki, onun kökü yerin derinliklerinde, dalları da göklerde, yücelerde bulunur.”

Enbiyâ Suresi’nin 107. ayeti de Risale-i Nur’a işaret ediyormuş… Ayetin Türkçe meali:
“Seni ancak rahmet olarak gönderdik âlemlere.”
Risale-i Nur şakirtlerinden birinin kaleme aldığı bir şiirde; “Risale-i Nur, âlemlere rahmet olarak nitelendirildiği”ni gören Said-i Nursi, bu ayeti ele alıyor ve nur şakirdi yani Nurcunun görüşüne katılarak: “-Evet, Risale-i Nur âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir”, anlamına gelen bir açıklamada bulunuyor.25
Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybî (Arap harfleriyle teksir), s.87.
Aynı kitap, s.90.
Aynı kitap, s.94.
Aynı kitap, s. 131.
Said-i Nursi’ye göre; ayetin anlamı şu oluyor:
“-Ey Risale-i Nur, biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.”
“Risale-i Nur’u, Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah imzaladığı gibi, başta Hazreti Muhammed olmak üzere: Hazreti Ali, Abdülkadir Geylâni, Muhyiddin-i Arabî ve öteki ulu kişiler de ‘imza basmışlardır’ Risale-i Nur’a.”26 ( Bazı şakirdlerinin diline dolanan başka düzmeceler de mevcut, İmam-ı Rabbani Hazretlerinden de ruyada icazet aldığı yalanını savuruyorlar.Oysa ki Said Nursi 1000 yılın yenileyicisi büyük Hazretten bir tane nakil yapmamakta ve O’nun izinde gitmediğini yazılarının tamamında açıkça göstermektedir.Oysa İmam-ı Rabbani Hazretleri Müctehid olmasına rağmen Henefi Mezhebinde idi ve kıymetli Mektubatında defalarca Ehli Sünnetten kıl ucu kadar ayrılmanın felakete sebep olacağını bildirmektedir.)

İşte Said-i Nursi , kendi kitabı olan Risale-i Nur’dan böyle söz ediyor. Neden mi böyle söz ediyor? Said-i Nursi buna şöyle cevap veriyor:
“Ben Risale-i Nur’u, övmekle, ondan överek söz etmekle aslında Kur’an’ı övmüş oluyorum. Çünkü Risale-i Nur, Kur’an’ın en güçlü bir tefsiridir. Hattâ ondaki olanlar, Kur’an’daki olanlardan sızmış, süzülmüş şeylerdir. Onun için Risale-i Nur’u haklı olarak övüyorum.” 27

İşte Said-i Nursi’ye göre, Said-i Nursi budur. Böyle bir ulu kişi (!) dir. Kendisini böyle tanıtıyor Said-i Nursi.
Binlerce Tefsir , Kelam , Ehli sünnet alimlerinin bir tanesi yukarıda yazdığımız ayetleri Said Nursi gibi tefsir etmemişlerdir. Ehli Sünnet uleması Efendimiz aleyhisselamın bildirdiği bilgilere sadık kalmış müslümanlara aynen bu bilgileri nakletmişlerdir.Kendi düşüncelerini dine karıştırmamışlardır.Bu da şu demektir Efendimiz aleyhiseelam Allahü Teala’nın Resulü olduğu halde yukarıda zikredilen ayetleri Eshabından ( aleyhimürrıdvan )  ve ümmetinden elbetteki gizlemedi , peki dinin sahibi Yüce Resul , Ayetleri bu şekilde açıklayıp bildirmediğine göre ve onun varisleri olan Ehli sünnet alimleri bu şekilde nakletmediğine göre Said Nursinin bu tahrifatına ve yoldan çıkmışlığına kim göz yumabilir , kim bunu masum bir hata olarak kabul edebilir.Bir insanın, kendisinden böyle söz etmesi, kendisini böyle tanıtması için akıl ve ruh hastası, veya maksatlı olması gerekir. Acaba bu ihtimallerden hangisi doğrudur? Yoksa ikisi de doğru mudur? Bu noktalar üzerinde ileride daha çok durup, açıklamalar yapmaya çalışacağız

Dipnot:
(1)     Said-i Nursi, Asa-yı Musa (Meyvenin üçüncü meselesi Emirdağ çiçeği, Arap harfleri ile teksiri), s.86
(2)     Nûr Suresi, ayet 35.
(3)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.58.-59.
(4)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.60., sat.3-6
(5)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.60., sat.13-14
(6)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.60.
(7)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.62.
(8)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.62.
(9)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.62.
(10)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.63.
(11)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.63.
(12)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.61.
(13)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.65.-66., sat.20-23
(14)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.74.
(15)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.76., sat.9-10
(16)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.76.-80.
(17)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.78.
(18)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.81.
(19)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.81.
(20)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.63.
(21)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.87.
(22)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.87.
(23)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.90.
(24)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.94.
(25)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.131.
(26)     Said-i Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi (Arap Harfleriyle teksir), s.92.-164
(27)     Said-i Nursi, Emirdağ Lahikası, s.46.-48.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.