20 Şubat 2012 Pazartesi

Prof.Dr Süleyman Ateş ten Zırvalar !


“İnsanın maymundan değil, maymunun insandan türediği de düşünülebilir.»
(İ. Fak. Dergisi C. 20, S. 131)

«İnsanın şu veya bu hayvandan tekâmül etmiş olması onun değerini düşürmez. Çünkü Allah kâinatı tekâmül kanununa göre yaratmıştır.»
«Belki de insan, bugünkü hayvanların hiç birinden değil de doğrudan doğruya çamurdan yaratılan ilkel bir varlıktan evrimleşerek ortaya çıkmıştır. Muhakkak olan nokta insanın bir evrim geçirdiğidir.»
(Kur'ân-ı Kerîme Göre Evrim Teorisi İ. F. Dergisi C. 20 S. 131}

İşte Âdem'e secde eden melekler, irade yeteneğini, akıl gücünü insana boyun eğen tabiat kuvvetleridir. İnsan akıl gücünü kazanınca tabiat kuvvetlerini emri altına almış, onlardan yararlanmasını, onların korkunç etkilerini önlemesini bildirmiştir.
”(İlahiyat Fakültesi Dergisi C. 20, S. 143-144)

Prof. Süleyman Ateş, Banka Faizine Faiz değil diyor! Uygarsal fetvası aynen şöyledir:
“Kur’anda haram olan ribadır yani tefeciliktir. İhtiyaç sahibi bir fakire verdiğin paradan, değerinden fazla almak haram faizdir. Bankalar fakir değil, kâr kuruluşlarıdır. Devlet ise asıl servetin sahibidir. Devlete para yatırmakla yapacağı yatırımlara yardım etmiş olursun. Devlet o paralarla yol yapar, köprü yapar, iş yapar, para kazanır. Buna karşılık bu yatırıma katkısı olanlara bir miktar kâr verir. İşte hazine bonosu budur. Bunun haram olduğu kanısında değilim.”

AÇIKLAMA:
İnsanın nasıl yaratıldığı ve merhaleleri, sonra ona ruh üfürülmesi ve ilimle donatılması, sonra meleklerin -şeytan ve ateşlilerin- ona secde etmemesi, sonra şeytanın düşmanlık ederek onu cennetten çıkartması kıssaları Kur'anda zikredilmiş, ayrıca hadisi şerifler ve izahlarında meseleler net olarak beyan edilmiştir. Memleketimizde diyanet reisliği yapan ateşin, asıl kimliğini ortaya dökmesi hayırlı olmuştur, zira kişileri tanımak için zaman geçmesi ve bazı imkanların verilmesi gerekiyor, fırsatı bulunca değişen kişiler aslında değimiyorlar, bize göre değişmiş gibidirler ama Allah katında zaten öyle idiler de imtihan ile asıl kimlikleri ortaya çıkmış oluyor, tıpkı şeytanın küfrünün ortaya çıkması gibi.

Faiz meselesinde -riba- ayetine tefecilik manası vermiş. Bunca müfessir riba kelimesine bildiğimiz manada faiz -verdiğine mukabil karşılığı olmayan fazlalık- olarak açıklamış, ama bu bey efendi tefeci deyip haksız kazanç elde edenleri faizle itham edip, bankaları hariç tutmuş. Bu zamanda sömürü ve ahlaksızlık artık devlet eliyle ve organizeli olarak yapılmakta, büyük kitleler sömürülmekte ve zulüm devletler eliyle işlenmektedir. Zulmün azı da çoğuda aynıdır. Bir fert yaparsa da zulümdür, devlet veya kurumlar yaparsa da zulümdür haramdır. Faiz, içki piyango, fuhuş ve sair haramları ister fert yapsın ve yaptırsın isterse kurumlar ve devletler, fark etmez hepsi zulümdür ve haramdır.
Bu yasaklığın geldiği zaman müşriklerin kendi aralarında ittifak ettikleri hususlar vardı, bir nevi devletleri -darunnedve- denilen meclisleri vardı. Onların işlerini Kur'an fertlere veya kurumlara diye ayırmadı, mutlak olarak kim yaparsa aynı hükmün altına girdiğini beyan etti. Bizim yağcı kafaların yaldızlı sözleriyle, çeşitli yorumlarıyla asla bir hüküm değiştirilemez, helal harama, haram helale dönüşmez. Ancak hakkında kati nass olmayan şeylerde zaruret hükümleri cari olur ki bu zaruretler de fıkıh kitablarında beyan edilmiştir, herkesin kafasına göre zaruret olmaz.  

Ali Kara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.