30 Ocak 2012 Pazartesi

Aşk fedakarlık ister – Biz ne kadar fedakarız

İmam-ı Gazali Hazretleri aşk fedakarlık ister diyor ve bizleri Allah için, resulüllah için fedakarlık yapmaya çağırıyor…
   Anlatıldığına göre adamın biri çöl ortasında yürürken gözünün önü-ne çirkin bir yüz dikilir. Adam “sen kimsin” der. Çirkin yüz “ben senin çirkin amellerinim”, diye cevap verir. Adama “senden kurtulmanın yolu nedir” diye sorar. Adam “Peygamber’e selâtü selâm getirmektir.”

   Nitekim Peygamber’imiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:

Said Nursinin Haçlılarla İttifakı !


SAİD NURSÎ’NİN HAÇLILARLA İTTİFAKI VE AHİR ZAMAN FİTNELERİ

Hz. Peygamberin haber verdiği ahir zaman fitnelerini ve deccallerin gayretlerini idrak etmek her müslümanın vazifesidir.. Bu bağlamda Said Nursi’nin Haçlı İttifakı’na dair beyan ve yaklaşımları elbette manidardır. İşte onun görüşlerinden biri:

“Misyonerler ve Hıristiyan ruhanileri, hem nurcular çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü, her halde şimal cereyanı; İslam ve İsevi dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslam ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak.” (Emirdağ Lahikası, c. 1, s. 150)...

STV de Dinler arası diyalog Sapıklığı !

İŞTE STV’DE DİNLER ARASI DİYALOG SAPIKLIĞI

Bakın oyun oynamıyoruz. Adamlar projelerine tam gaz devam ediyor.  Ve artık bu işlerin ne maksatla yapıldığından şüphe etmiyoruz. Bunca tepkiye rağmen dinler arası diyalog faaliyetlerine devam edip, hıristiyanların cennete girebileceği fikrini savunanlara, ima edenlere, dizi ve film projelerini buna göre şekillendirenlere söylenecek tek sözümüz “Allah ıslah etsin” demektir.
   Stv’nin “Ve insan aldandı” dizsinin ırkçılık bölümünde misyonerlik faaliyeti yapan rahiplere, sözde samimi hıristiyan rahip engel olmak istiyor. Ve kurduğu cümle, Hayrettin Karaman’ın “Hıristiyanlar kendi kitaplarına göre amel ederse cennete girer” teorisini destekliyor.

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=KizR4QOwwFM

http://www.dailymotion.com/video/xj1ken_samanyolu-da-yky-dyn-skandali_news#from=embed

http://www.ismailaga.info




Fethullah Gülen’in sözlerinden: “Muhammedun Resulüllah yok”


Bu bölümde Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin sözlerinden oluşan bir kitaptan, hoşgörü ve diylaog adına nasıl tavizlerin verildiğini ve Kur’an ayetlerinin nasıl yanlış yorumlandığını göreceğiz. Dileyenler bu kitaplarda tarihi, günü belli olan o sözleri bulabilirler ve bakabilirler. Dolayısıyla bizi hakısz yere itham etmek ve anlatılanlara “iftira” deyip sıyrılmaya çalışmak yerine bu yazıları araştırabilirler.

29 Ocak 2012 Pazar

Manevi Terbiyede Usul

“Usul olmadan vusul olmaz”, sözü meşhurdur ve her işte geçerlidir.
Tarikatın anası edebdir, insan Allah-u Teala’ya ancak edeble erişir, erişemeyende edebi terkettiğinden erişemez, bilinen sözdür: “Vusulsuzlük, usulsüzlüktendir (erişememek, kuralsızlıktandır.)” denmiştir. Bundan dolayı tarikata giren bir talibin aşağıda sayılan adaba uygun hareket etmesi menfaati icabıdır: Tarikatten gaye kendi nefsini ıslah etmek ve ihlası kazanmak için Muhabbetullahı tahsil etmektir. Bu işin temeli ise muhabbet ve gayret’tir.
Şah-i Nakşibend (k.s.) hazretlerinin açıkladığı gibi bu yolda kemâl derecesine erişmek için bütün vaciplere uyulacak, bid’atlardan, ruhsatlardan kaçınarak haram ve mekruhlardan sakınılacaktır. Bu tarîk batıl ve şeriata muhalif saçma sapan sözlerden uzaktır. Eğer şeriat hududu tesbit edilmemiş olsaydı, nefs ve şeytanın bizi aldatacağı muhakkaktı. Lakin şeriatın hududuna tecavüz etmek muhabbet ve gayrete zıddır. Bu nedenle şeriat hududunu aşmak veballerin enbüyüğüdür.

Şeriatın emirleri olduğu gibi tarikatın da adapları vardır. Bu kurallara uymak lazımdır. Batıl şeyler ihdas edip asliyette olmayan bid’atları çıkarmak en büyük ahlaksızlık ve en büyük adapsızlıktır. Her şeyin bir kanunu bir nizami vardır.

Tarikâtında kanunu vardır. Tarikat edep erkandır. Sofi edepli olmalıdır. Tasarrufa şekle degil, edeple erişilir. Aksi haller kalbe zararlıdır. [1]

Nakşibendi büyükleri, Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin öğrettiği hem zâhir hem de bâtıni edeplere sımsıkı sarılmışlardır.

Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi ve ruhun ilahi huzura yükselecek hâle getirilmesi de bâtınî edepler içine girer.

Edeb, her şeyi gereğince ve yerince yapmaktır. Bunun yolu da, bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imamı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize uymaktır. Bütün Allah dostları, Hak yolunda ne elde etmiş iseler, Efendimizin edebine uyarak elde etmişlerdir.
Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s):
“Edeb, aklın tercümanıdır.“ [2] demiştir. Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.

Edebine göre yapılmayan şeyler ne kadar çok olursa olsun fayda sağlamaz. İnsan bir işin usulüne göre gitmez ise o işte ömrünü verse hayırlı bir sonuç alamaz.

Arifler: “Önce usul, sonra vusul” demişlerdir. Yani, maksadına ulaşmak isteyen kimse, önce o işin usulüne göre yola çıkarsa, hedefine varır, yoksa yolda kalır.

Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemiş:
“Bizler daha çok ilme değil, daha fazla edebe muhtacız.“ [3]
Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir. Edebi olmayanın Allah yolunda elde edeceği hiç bir şeyi yoktur. [4]

Dipnot:
[1] Dr. A.Selahaddin KINACI, S.M.Raşit k.s.a. Hz. Hayatı
[2] Sülemi , Tabakatu’s-Sufiyye, 52
[3] Seyyid Abdulhakim Hüseyni ve Nakşibendi Tarikatı , 41-42
[4] S.Saki Erol, Arifler Yolunun Edepleri

27 Ocak 2012 Cuma

Fransaya verdiğimiz devlet ve tuvalet dersi

Fransaya verdiğimiz devlet ve tuvalet dersi

Paris'teki Versailles Sarayı'nda o gün iğne atsanız yere düşmez. Salonları dolduranların kalp atışları, nerede ise pencere camlarını zangırdatır. Kral 14. Louis ve eşi ile başbakanı yerlerini almışlar. Perukları pudralı şövalyeler ve dekolte elbiseli asilzade düşkünü madamlar sıra sıra dizilmişler. Ortalıkta "çıt" çıkmıyor. Birisi bekleniyor. Hele başbakanın arkasında sarı benizli adam, bozuk bir saat gibi. Laf değil, Paris'e ilk Osmanlı elçisi geliyor.