8 Ocak 2013 Salı

Peygamber Efendimizin Mucizeleri Yokmudur?



Mucize; Kudret'in karşıtı olan "acz" kökünden if'al babında "i'caz" masdarından türetilen bir ism-i fail olarak "âciz bırakan, karşı konulamayan, benzeri yapılamayan, hârika" anlamında bir terim.

"Ona ayetlerimizden bazısını göstermek için kulunu geceleyin Mescid-i Haram'dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ ya götüren Allah her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. " (İsra' 17/1).
İslam Alimlerinin icmasına göre, isra hadisesini inkar eden kâfir, miraç hadisesini inkar eden bidat ehlidir.

Peygamber Efendimizin biset’ten (risalet) önceki harika hallerine “irhas” biset’ten sonraki harika hallerine “Mucize” denir, Miraç hadisesini bu olağan üstü hali bir Peygamber (s.a.v) yaşadığı halde inadla Mucize olarak görmeyen ve “Peygamberin hiçbir mucizesi yoktur” diyen, mütevatir hadislere de “onlar çok zayıf şeyler” diyen vehhabi kafalı hoca ancak kendi cahilliğini ve sapkınlığını göstermektedir.

Mütevatir Hadis: Sahabe, tabiin ve tebei tabiin döneminde, yalan üzere ittifak etmesi mümkün olmayan bir topluluğun Resulullah'dan rivayet ettiği hadislerdir.
Mütevatir hadis ile amel etmek farzdır. Çünkü Resulullah'dan(s.a.v) geldiği kesindir. Zira tevatür yolu ile gelişi Resulullah'a nisbetinin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle ittifakla mütevatir olan bir hadisi inkar eden dinden çıkmış olur.

Aşağıdaki Peygamber Efendimizin Mucizileri mütevatir’dir,  Peygamber Efendimizin mucizelerini inkar edenler umarız bu hatalarından dönerler, biz buraya bu mucizelerden bir kısmını aldık gerek mütevatir gerekse sahih ve hasen derecesinde aslında çok daha fazlası vardır.


Ayın Yarılması Mucizesi

Rivayetlere göre; müşrikler, Hz. Peygamber (s.a.v)’den bir mucize istemişler, Hz. Peygamber (s.a.v)’de onlara ayın yarılması mucizesini göstermiştir.

Bu yarılma esnasında ay, şimşek çakar gibi hızla iki defa ayrılıp kapanmıştır. Bu sırada Ebu Kubeys dağı, ikiye ayrılan ayın arasından görülmüştür.

Buhârî, bu olayın, Hz. Ömer’in müslüman olması ile Habeşistan’a hicret etme arasında meydana geldiğini belirtir.

Alûsî’de, bu olayın, hicretten 5 yıl önce Habeşistan’a yapılan ikinci hicretten sonra müslümanların maruz kaldığı vadi ablukası sırasında meydana geldiğini kesin bir dille ifade eder.

Bir çok Alim, bu konuda gelen hadislerin yanı sıra Kamer: 54/1’de geçen “ay yarıldı” ifadesini de ve ayrıca Kamer: 54/1-9 ayetlerini bir bütün olarak şeklinde alarak 9. ayette geçen Nuh’un  yalanlanması gibi Hz. Peygamber (s.a.v)’in de bu mucizeyle müşrikler tarafından yalanlandığını görüşlerine delil olarak getirmişlerdir.

Tâc es-Sübkî (ö. 771/1370) “Şerhu’l-Muhtasarı İbni’l-Hâcib el-Aslî”de  konu ile ilgili olarak şöyle der:
“Bana göre, ayın yarılması ile ilgili hadis, sahih ve mütevatirdir. Kur’an’da ayın yarılması ile ilgili nass vardır. Buhârî ile Müslim’in “Sa­hîh”lerinde ve bir çok alimin kitabında yer alan bu hadis; çeşitli yollarla Şu’be’den, o da Süleyman b. Mihrân’dan,  o da  İbrahim’den, o da Ebu Ma’mer’den, o da Abdullah ibn Mes’ud’dan 1 rivayet edilmiştir.”
Daha sonra Sübkî der ki: “Yine bu hadis, mütevatir olduğu hususunda şüphe gerektirmeyecek bir şekilde daha pek çok yollardan gelmiştir.”

Kadı İyâz (ö. 544/1149) “Şifâ”da Hz. Peygamber (s.a.v)’den geldiği ke­sinlikle bilinen bir çok mucizeleri anlattıktan sonra konu ile ilgili olarak aynen şöyle der:
“Ayın yarılması mucizesine gelince, Kur’an, bu mucizenin meydana gel­diğini belirtiyor, varlığını haber veriyor ve bunu da açıkça bir delille ortaya koyuyor. Sahih haberlerde, bir çok yollardan bu olayın meydana geldiği ola­sılığını güçlendiriyor. Bu konudaki din desteğini zayıf düşürme, tanımama ve sapma mahiyetindeki düşünceler, azmimizi kıramamakta ve bu konuda bid’atçi kimsenin, zayıf müminlerin kalplerine attığı şüphe tohumlarını (bize) yöneltememekte, aksine bu bidatçi kimsenin bu konudaki bozuk düşüncele­rine karşı koyduk ve onun getirdiği saçma deliller, bir işe yaramayacağı için bu delilleri attık.”

İbn Hacer (ö. 852/1447) “Emâliyyu’l-Muhrace”de konu ile ilgili olarak der ki: “Tefsirciler ile Siyerciler, ayın yarılması olayının meydana gelmesi hususunda icma’ etmişlerdir.
Ayın yarılması olayını, içlerinde; Hz. Ali, Abdullah ibn Mes’ud, Huzeyfe, Cübeyr b. Mut’im, Abdullah ibn Ömer, Abdullah ibn Abbâs ile Enes’in de bulunduğu (bir grup) sahabe rivayet etmiştir.
Kurtubî (ö. 671/1273)’de “Müfhim”de der ki: “Ayın yarılması ile hadisi, sahabeden bir çok kimse rivayet etmiştir. Tabiundan pek çok kimse de, ayın yarılması ile ilgili hadisi, bu sahabilerden nakletmişlerdir. Daha sonra da ge­lenler (=etbau’t-Tabiun) de, ayın yarılması ile ilgili hadisi, bu kimselerden (=tabiundan) nakletmişlerdir.”
(Kastallânî) “Mevâhibu’l-Ledûniye”de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Sahih rivayetlerde, ayın yarılması ile ilgili hadisler, içlerinde; Enes, Abdullah ibn Mes’ud, Abdullah ibn Abbâs, Hz. Ali, Huzeyfe, Cübeyr b. Mut’im, Ab­dullah ibn Ömer ve daha bir çoklarının da bulunduğu bir grup sahabeden gelmiştir.”
İbn Abdilberr (ö. 463/1071)’de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Ayın ya­rılması ile ilgili hadisi, sahabenin bir çoğu rivayet etmiştir.  Tabiunun ileri gelenleri de, ayın yarılması ile ilgili hadisi, bu sahabilerden rivayet etmiştir. Ayrıca ayın yarılması ile ilgili hadisi, bize ulaşıncaya kadar, bunlardan, pek çok kimse nakletmiştir. Ayın yarılması olayı, ayeti kerimeyle doğrulanmıştır.”
Münâvî (ö. 1031/1622) Irâkî’nin “Elfiyetü’s-Siyer” adlı kitabına yazdığı şerhte der ki: “Ayın yarılması ile ilgili hasen hadisler, tevatürdür. Tâc es-Sübkî ile bir çok alim, ayın yarılması ile ilgili hadisin tevatüre ulaştığını doğrulamış­tır.”


***

Peygamber (s.a.v)’in, parmaklarından su akıtma mucizesi 2

Şihâb (ö. 1069/1659) “Şerhu’ş-Şifâ”da Nevevî (ö. 676/1277)’nin “Şerhu’l-Müslim” adlı kitabından naklettiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.v)’in, parmaklarından su akıtması ile ilgili hadisler, mütevatirdir.

Kurtubî (ö. 671/1273)’de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Hz. Peygam­ber (s.a.v)’in, parmaklarından su akıtması kıssa, birkaç yerde büyük toplu­lukların huzurunda meydana gelmiş ve (bu nedenle de) pek çok  yollardan gelmiştir. Bu kıssayı anlatan rivayetlerin toplamı, kesin bilgiyi ve manevi teva­türü ifade etmektedir.

Kadı İyâz (ö. 544/1149) ise “Şifâ”da der ki: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, parmaklarından su akıtması ve yemeği çoğaltması ile ilgili kıssayı; sika ve çok sayıdaki kimselerin, yine çok sayıdaki kimselerden, bunlarda çok sayıdaki kimselerden, bunlarda sahabilerden rivayet etmiştir. Bunlar, bu kıssanın; Hendek savaşı,3 Buvât gazvesi,4 Hudeybiye umresi,5 Tebük gazvesi6 gibi bir çok yerlerde ve Müslümanlar çevreler ile askerlerin operasyonları sırasında gerçekleştiğini haber vemişlerdir.

Sahabeden hiçbiri, bu kıssayı anlatan raviye ters bir harekette bulun­mamış ve bu kıssa kendilerine anlatıldığında inkar yoluna gitmemişlerdir. Aksine bu kıssayı görenin söylediği gibi anlatmışlardır. Daha öncede belirtti­ğimiz üzere, bu çeşit olayların hepsi, Hz. Peygamber (s.a.v)’in mucizelerinden olduğu kesinlik kazanmaktadır.”
Bu konuda daha geniş bilgi için (Kastallânî’nin) “Mevâhib” adlı kitabı ile bunun şerhine bakabilirisiniz.


***

Ağacın, Hz. Peygamber (s.a.v) ile konuşması ve (ağacı kendi­sine çağırdığında, yerinden kalkarak  yanına gelip onun bu emrine) itaat etmesi mucizesi

Kadı İyâz (ö. 544/1149) “Şifâ”da, ‘Ağacın, Hz. Peygamber (s.a.v) ile Konuşması’ bahsinde, ağacın, Hz. Peygamber (s.a.v)’in peygamberliğine tanıklık etmesi ve davetinin doğruluğuna katılması ile ilgili hadisleri naklettik­ten sonra aynen şöyle der:
“İşte bu olay; Abdullah ibn Ömer, Büreyde, Câbir, Abdullah ibn Mes’ud, Ya’lâ b. Mürre, Üsâme b. Zeyd, Enes b. Mâlik, Hz. Ali, Abdullah ibn Abbâs ve daha birçoklarından gelmiştir. Bunlar, ağacın konuşması veya bu manada gelen olay üzerinde görüş birliğine varmışlardır. Bu olayı, bu sahabilerden, bunlardan kat kat daha fazla tabiun(dan kimseler) rivayet etmiştir. Böylece bu olay, meydana geldiği şekliyle yayılmıştır.”

Şihâb (ö. 1069/1659) “Şerhu’ş-Şifâ”da konu ile ilgili olarak şöyle der: “Bu olay, sahabe ile tabiundan pek çok kimseden nakledilmiştir. Böylece de (bu olay,) manevi mütevatire ulaşmıştır. Hiçbir akıllı kimsenin şüphe edeme­yeceği güçlü bir dereceye gelmiştir.”

***

Peygamber (s.a.v)’e, kendi sahibini şikayet eden deve mucizesi 8
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi (sadece) İmam Ahmed yoluyla Enes’ten getirmiştir. Buna, başka hiç kimseyi eklememiştir.
(Derim ki:) Münzirî (ö.  656/1258) “Terğîb”de bu hadisi şu yoldan getirmiştir:

1. Enes9
Daha sonra Münzirî der ki: “Bu hadisi, İmam Ahmed ceyyid bir senedle rivayet etmiştir. Hadisin ravileri, sika ve meşhur kimselerdir. Bezzâr’da, bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nesâî’de bu hadisi muhtasar bir şekilde rivayet etmiştir.”

İbn Hibbân (ö. 354/965)’da “Sahîh” adlı eserinde bu hadisin bir benzerini muhtasar bir şekilde şu yoldan rivayet etmiştir:

2. Ebu Hureyre”10 
Bir başka olayda ise; devenin, sahibinden şikayet ettiği şu yoldan gelmiştir:

3. Ya’lâ b. Mürre es-Sakafî11
Bu hadisi ise; İmam Ahmed (ö. 241/855), Hâkim (ö. 405/1014) ve Beyhakî (ö. 458/1066) sahih bir senedle rivayet etmiştir.
Bu hadis, bir başka olayda ise şu yoldan gelmiştir:

4. Câbir
Bu hadisi ise; İmam Ahmed (ö. 241/855) zayıf bir senedle rivayet etmiştir. Fakat Beyhakî (ö. 458/1066)’de “Delâil”de bu hadisi ceyyid bir senedle rivayet etmiştir. Hadisin ravileri, sika kimselerdir. Ayrıca bu hadisi, Dârimî (ö. 255/868) ve Bezzâr (ö. 292/904)’da rivayet etmiştir.
Yine bu hadis, bir başka olayda ise şu yoldan gelmiştir:

5. İkrime yoluyla Abdullah ibn Abbâs’tan
Bu hadisi; Taberânî (ö. 360/970) zayıf bir senedle rivayet etmiştir.
İmam Ahmed (ö. 241/855)’de, bu olayı, uzunca bir hadiste Ya’lâ b. Mürre’den rivayet etmiştir.
Münzirî (ö. 656/1258)’de der ki: “Bu hadisin senedi, ceyyiddir.”
Bu hadis, bir başka olayda ise şu yoldan gelmiştir:

6. Abdullah ibn Ca’fer12
Bu hadisi; İmam Ahmed ve İbn Şâhîn (ö. 385/995)’de “Delâil”de rivayet etmiştir.
Beğavî (ö. 516/1122) “Mesâbih”de der ki: “Bu, sahih bir hadistir.”
Devamla da der ki: “Ebu Dâvud, bu hadisi, Musa b. İsmail’den, o da Mehdî b. Meymûn’dan , (o da Abdullah ibn Ca’fer’den) rivayet etmiştir.”
Kadı İyâz (ö. 544/1149)’da “Şifâ”da Enes hadisini naklettikten sonra aynen şöyle der: “Ebu Hureyre’den rivayet edilen hadiste; Hz. Peygamber (s.a.v), bir bahçeye girmişti. Bir deve gelip Hz. Peygamber (s.a.v)’in önünde çöktü.”

7. Sa’lebe b. Mâlik, Câbir b. Abdullah, Ya’lâ b. Mürre ile Abdullah ibn Ca’fer  
“Bahçeye kim girerse, deve ona saldırıyor (ve hiç kimseyi) bahçeye sokmak istemiyordu. Hz. Peygamber (s.a.v) bahçeye girince, deveyi yanına çağırdı. Deve dudağını yere koyup Hz. Peygamber (s.a.v)’in önünde çöktü. Hz. Peygamber (s.a.v), devenin boynundan yularını çıkarıp şöyle buyurdu:
﴿ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالأَرْضِ شَيْءٌ إِلاَّ يَعْلَمُ أَنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلاَّ عَاصِيَ الْجِنِّ وَالإِنْسِ ﴾
“Yer ile gök arasında benim, Allah’ın Resulü olduğumu ve insan ile cinlerin asilerinden başka bilmeyen hiçbir varlık yoktur”

Bu hadisin bir benzeri de şu yoldan gelmiştir:
8. Abdullah ibn Ebi Evfâ
Deve konusunda gelen bir diğer haber de şöyledir: “Hz. Peygamber (s.a.v), onlara, devenin derdini sordu. Onlar da, deveyi kesmek istediklerini söylediler.”
Başka bir rivayette ise: “Hz. Peygamber (s.a.v), onlara; ‘deve, çok çalıştırılmaktan ve az yem verilmesinden şikayetçi’ buyurdu.”
Yine bir diğer rivayette ise: “Hz. Peygamber (s.a.v); ‘deve, bana, sizin onu küçüklüğünden beri zor işlerde çalıştırdıklarından sonra şimdi de kesmek istediğinizi şikayet etti’ buyurdu. Onlar da: - ‘Evet’ dediler.” (Kadı İyâz’ın sözü burada bitmektedir.)
Suyûtî (ö. 911/1505) “Tahrîcu Ehâdisi’ş-Şifâ”da konu ile ilgili olarak şöyle der: “Enes Hadisini, İmam Ahmed ve Bezzâr sahih bir senedle rivayet etmiştir. Ebu Hureyre Hadisini ise, Bezzâr sahih bir senedle rivayet etmiştir. Sa’lebe b. Mâlik hadisini, Ebu Nuaym rivayet etmiştir. Câbir b. Abdullah Hadisini de; İmam Ahmed, Dârimî, Bezzâr ile Beyhakî rivayet etmiştir. Ya’lâ b. Mürre Hadisini de; İmam Ahmed, Hâkim ile Beyhakî sahih bir senedle rivayet etmiştir. Abdullah ibn Ca’fer Hadisini ise, Müslim ile Ebu Dâvud rivayet etmiştir. Abdullah ibn Ebi Evfâ Hadisini de, Ebu Nuaym ile Beyhakî rivayet etmiştir.”

Dipnot:
1-Buhârî, Menâkib 27, Menâkibu’l-Ensar 36, Tefsiru sure-i Kamer 36; Müslim, Münâfikûn 44 (2800); Tirmizî, Tefsiru sure-i Kamer1 (3281, 3283)
2-Hz. Peygamber (s.a.v)’in parmaklarından su akıtması ile ilgili bir çok rivayet vardır. Hz. Peygamber (s.a.v)’in parmaklarından su akıttığına dair olayı, içlerinde; Enes, Câbir, Abdullah ibn Mes’ud’un da bulunduğu bir grup sahabi rivayet etmiştir. 
3-Hendek savaşı, h.6/m.627’de, Kureşliler ile Müslümanlar arasında Medine önlerinde yapılmıştır.
4-Buvat gazvesi, h.2/m.623’de Hz. Peygamber (s.a.v), 200 kadar sahabiyle bir Kureyş kervanının önünü kesmek için yapılmıştı.
5-Hz. Peygamber (s.a.v), h. 6/m.628’de umre niyetiyle Medine’den, Ensar’dan ve Muhacir’den 1400’ü aşan bir kalabalıkla Mekke’ye doğru ilerledi. Fakat bazı Mekke’li müşrikler, bu ilerlemenin önüne geçip umrenin bir yıl sonra yapılması  teklifinde bulunmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v)’de, bu teklifi kabul etmişti. Olay, bu yolculuk sırasında meydana gelmişti. 
6-Tebük gazvesi, h.9 yılın Recep ayı içerisinde Rumların liderliğinde Hıristiyan-Arap kabilelerinden oluşmuş bir topluluğa karşı Hz. Peygamber (s.a.v), sahabileriyle birlikte Tebük denilen yere vardığında bu ordunun dağılmış olduğunu öğrenmiş, savaş olmadan Medine’ye dönmüştü. Olay ise, bu sefer sırasında meydana gelmişti.
7-Hz. Peygamber (s.a.v)’in ağaçla konuşması ve ağacı çağırdığında yerinden kalkarak onun yanına gelmesi ile ilgili haberler; Tirmizî, Müslim, İbn Sa’d, Ebu Ya’lâ, Bezzâr, Beyhakî, Ebu Nuaym gibi alimlerin kitaplarında geçmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in ağaçla konuşması ve ağacı çağırdığında yerinden kalkarak onun yanına gelmesi mevcuttur. Bu olay, genelde, Hz. Peygamber (s.a.v)’in Mekke’deki hayatı sırasında meydana gelmiştir. Olayın, Medine’de de gerçekleştiğine dair rivayetler vardır.
Bu tür olaylarda; ağaç, ya Hz. Peygamber (s.a.v)’in yanına gelmek suretiyle yada bulunduğu yerden onun peygamberliğine tanıklık etmekteydi.
8-Devenin, sahibini, Hz. Peygamber (s.a.v)’e şikayet etmesi ile ilgili olay; Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Hissî Mucizelerinden kabul edilmektedir. Ayrıca bu olay, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Allah’ın peygamberi olduğuna delil olarak da gösterilmektedir.   
9-Müsned: 3/158; Bezzâr, Keşfu’l-Estâr, 3/51
10-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 9/5
11-Müsned: 4/171, 172
12-Müsned: 1/204

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.