29 Ocak 2012 Pazar

Manevi Terbiyede Usul

“Usul olmadan vusul olmaz”, sözü meşhurdur ve her işte geçerlidir.
Tarikatın anası edebdir, insan Allah-u Teala’ya ancak edeble erişir, erişemeyende edebi terkettiğinden erişemez, bilinen sözdür: “Vusulsuzlük, usulsüzlüktendir (erişememek, kuralsızlıktandır.)” denmiştir. Bundan dolayı tarikata giren bir talibin aşağıda sayılan adaba uygun hareket etmesi menfaati icabıdır: Tarikatten gaye kendi nefsini ıslah etmek ve ihlası kazanmak için Muhabbetullahı tahsil etmektir. Bu işin temeli ise muhabbet ve gayret’tir.
Şah-i Nakşibend (k.s.) hazretlerinin açıkladığı gibi bu yolda kemâl derecesine erişmek için bütün vaciplere uyulacak, bid’atlardan, ruhsatlardan kaçınarak haram ve mekruhlardan sakınılacaktır. Bu tarîk batıl ve şeriata muhalif saçma sapan sözlerden uzaktır. Eğer şeriat hududu tesbit edilmemiş olsaydı, nefs ve şeytanın bizi aldatacağı muhakkaktı. Lakin şeriatın hududuna tecavüz etmek muhabbet ve gayrete zıddır. Bu nedenle şeriat hududunu aşmak veballerin enbüyüğüdür.

Şeriatın emirleri olduğu gibi tarikatın da adapları vardır. Bu kurallara uymak lazımdır. Batıl şeyler ihdas edip asliyette olmayan bid’atları çıkarmak en büyük ahlaksızlık ve en büyük adapsızlıktır. Her şeyin bir kanunu bir nizami vardır.

Tarikâtında kanunu vardır. Tarikat edep erkandır. Sofi edepli olmalıdır. Tasarrufa şekle degil, edeple erişilir. Aksi haller kalbe zararlıdır. [1]

Nakşibendi büyükleri, Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin öğrettiği hem zâhir hem de bâtıni edeplere sımsıkı sarılmışlardır.

Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi ve ruhun ilahi huzura yükselecek hâle getirilmesi de bâtınî edepler içine girer.

Edeb, her şeyi gereğince ve yerince yapmaktır. Bunun yolu da, bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imamı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize uymaktır. Bütün Allah dostları, Hak yolunda ne elde etmiş iseler, Efendimizin edebine uyarak elde etmişlerdir.
Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s):
“Edeb, aklın tercümanıdır.“ [2] demiştir. Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.

Edebine göre yapılmayan şeyler ne kadar çok olursa olsun fayda sağlamaz. İnsan bir işin usulüne göre gitmez ise o işte ömrünü verse hayırlı bir sonuç alamaz.

Arifler: “Önce usul, sonra vusul” demişlerdir. Yani, maksadına ulaşmak isteyen kimse, önce o işin usulüne göre yola çıkarsa, hedefine varır, yoksa yolda kalır.

Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemiş:
“Bizler daha çok ilme değil, daha fazla edebe muhtacız.“ [3]
Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir. Edebi olmayanın Allah yolunda elde edeceği hiç bir şeyi yoktur. [4]

Dipnot:
[1] Dr. A.Selahaddin KINACI, S.M.Raşit k.s.a. Hz. Hayatı
[2] Sülemi , Tabakatu’s-Sufiyye, 52
[3] Seyyid Abdulhakim Hüseyni ve Nakşibendi Tarikatı , 41-42
[4] S.Saki Erol, Arifler Yolunun Edepleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.