On üçüncü ve on dördüncü asırlarda yetişen din adamlarından. İsmi Ahmed
bin Abdülhalîm bin Abdüsselâm bin Abdullah bin Muhammed bin
Teymiyye’dir. İbn-i Teymiyye diye meşhur olmuştur. Künyesi, Ebü’l-Abbâs,
lakabı Takıyyüddîn’dir. 1263 (H.661) senesinde Şam civârındaki
Harrân’da doğduğu için Harrânî nisbesiyle bilinir. Şam’da, Hanbelî fıkıh
ve hadis âlimiydi. Çok kitap yazdı. Şiîleri ve eski Yunan filozoflarını
reddetti. Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defâ
hapsedildi. Şam’daki kalede, hapisteyken hastalanarak 1328 (H. 728)de
öldü.
Moğolların zulmünden kaçan babası, âilesiyle birlikte bugünkü Urfa
civârında yerleşti. Harrân’da doğan İbn-i Teymiyye küçük yaşından
îtibâren babasından, Zeynüddîn Makdisî gibi zâtlardan Hanbelî fıkhını ve
hadis ilmini öğrendi. Tahsilini yirmi yaşındayken tamamladı. 1282’de
babasının vefâtı üzerine, yerine müderris oldu. İlminin çokluğuna
aldanarak babasının ve hocalarının doğru yolunu bıraktı. Kendi
görüşlerini üstün görerek, çeşitli konularda fetvâ ve sözleri ile Ehl-i
sünnet îtikâdından ayrıldı. Bozuk fikirleri sebebiyle müderrislik
vazîfesinden alınarak Kâhire’ye vâiz tâyin edildi. Yine sapık
fikirlerini yaymaya çalışan İbn-i Teymiyye, Kâdıl-kudât Zeynüddîn-i
Mâlikî başkanlığındaki Ehl-i sünnet âlimlerinin suâllerine cevap
veremeyince, 1305’te hapsedildi. İki sene sonra tövbe edince serbest
bırakıldı. Sözünde durmadığı için tekrar hapsedildi. Yine tövbe etti ve
tekrar serbest bırakıldı. Bundan sonra Şam’a gelerek orada yerleşti.
Talâk (boşama) ve Resûlullah’ın kabrini ziyâret husûslarında dört
mezhebe de uymayan fetvâlar verdiği ve fetvâsında ısrâr ettiği için, Şam
Kalesine hapsedildi. Kısa bir müddet sonra affedilip, serbest
bırakıldı. Bozuk fikirlerini ve sapık inanışını yaymaya ve yanlış
fetvâlar vermeye devâm ettiği için Şam Kalesinde kendisine bir oda
verilerek insanlardan tecrid edildi. Burada bozuk inanışlarını anlatan
risâleler yazmaya başladı ise de bundan men edildi. 1328 senesinde
yakalandığı hastalıktan kurtulamayıp öldü.
İyi bir tahsil gören, çok kitap okuyan ve ilim sâhibi olan İbn-i
Teymiyye, önceleri Hanbelî mezhebi müderrisliği gibi büyük bir vazîfeyi
îfâ etti. Hanbelî mezhebinde olanların sorularına cevap ve fetvâ verdi.
Şiîlerin ve Yunan filozoflarının bozuk fikirlerini tenkid etmek için
kıymetli kitaplar yazdı. Fakat îtikâdî ve amelî konularda kendi
fikirlerini beğenmeye, kendini ve fikirleriniEhl-i sünnet âlimlerinden
üstün görmeye başlayınca, Ehl-i sünnet yolundan ayrıldı. Hulefâ-i
Râşidîn (dört büyük halîfe), diğer Eshâb-ı kirâm ve din büyüklerini
küfürle ithâm edecek derecede ileri geri sözler sarfetti. İlk
Müslümanların, Kur’ân-ı kerîm’e ve hadîs-i şerîflere uyduklarını,
sonradan gelen mezheb imâmlarının kendi görüşlerini de işe
karıştırdıklarını iddiâ etti. Kendisini zamânının imâmı olarak tanıtmak
istedi. Allahü teâlânın ve peygamberlerin sıfatlarını ve tasavvufu inkâr
edip, evliyâyı küfürle ithâm etti. Bilhassa İmâm-ı Eş’arî, İmâm-ı
Gazâlî ve Muhyiddîn-i Arabî’ye dil uzattı. Kendi düşüncesi hâriç her
düşünceyi tenkid etti. Onun bu sapık fikirleri gerek zamânında, gerekse
sonra gelen Ehl-i sünnet âlimleri tarafından şiddetle reddedilip,
tuttuğu yolun bozukluğunu ispat eden yüzlerce kitap yazıldı. İbn-i
Teymiyye’nin fikirlerinin sapıklığını bildiren âlimler arasında, İbn-i
Battûta, İbn-i Hacer-i Mekkî, Takiyyüddîn Sübkî, oğlu Tâcüddîn Sübkî,
Abdülvehhâb Sübkî, İzzeddîn bin Cemâa, Ebû Hayyân, Zâhid-ül-Kevserî,
Yûsuf-i Nebhânî, Muhammed bin Ali Zemlikânî, Abdülvehhâb-ı Şa’rânî,
Zeynî Dahlan, İmâm-ı Rabbânî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Mustafa Sabri
Efendi ve Abdülhakîm Arvâsî gibi sözü senet âlimler zikredilebilir.
İmâm-ı Süyûtî, Kâm’-ul Muârıd kitabında buyuruyor ki: “İbn-i Teymiyye
kibirliydi. Kendini beğenirdi. Herkesten üstün görünmek, karşısındakini
küçümsemek, büyüklerle alay etmek âdeti idi.” Muhammed Ali Bey;
Hitat-uş-Şâm kitabında diyor ki: “İbn-i Teymiyye’nin hedefi, Luther
adındaki papazın hedefine benzer. Fakat, Hıristiyanlığın reformcusu
muvaffak oldu. İslâmınki olamadı.” İbn-i Hacer-i Askalânî,
Ed-Dürer-ül-Kâmine’de buyuruyor ki: İbn-i Teymiyye; “Kabr-i Nebevîyi
ziyâret için sefere çıkmak harâmdır. Hazret-i Ali îmân ettiği zaman
çocuk olduğu için Müslümanlığı sahih olmadı. Hazret-i Osmân malı çok
severdi.” dedi, diyerek Eshâb-ı kiramın büyüklerine dil uzattı.
İbn-i Teymiyye’nin bozuk fikirlerinden bâzılarını İbn-i Hacer-i Mekkî, Fetâvâ-i Hadîsiyye kitâbında şöyle bildirmektedir.
1. Allahü teâlâya oturmak, kalkmak, yürümek, inmek, çıkmak gibi
insanlara mahsus sıfatlar izâfe etmektedir. Hâlbuki; Allahü teâlâ,
hiçbir bakımdan insanlara(ve diğer mahlûklara) benzemez, zamandan ve
mekândan münezzehtir, uzaktır.
2. Peygamberlerin mâsumiyyetini (günahtan korunmuş olduklarını)
reddetmiştir. Hâlbuki, mâsumiyyet peygamberlerin sıfatlarındandır.
3. Cehennem’in ebedî olmadığını ve kâfirlerin Cehennem’de ebedî
kalmayacağını söylemiştir. Hâlbuki Cehennem’in ebedî olduğunu ve
kâfirlerin burada ebedî kalacağını Kur’ân-ı kerîm haber vermektedir.
4. Muhyiddîn-i Arabî, Sadreddîn Konevî gibi bâzı tasavvuf büyüklerini
küfürle ithâm etmiş, tasavvufu reddetmiştir. Hâlbuki tasavvuf, Peygamber
efendimiz zamânından beri vardı ve tasavvuf büyüklerine hiçbir Ehl-i
sünnet âlimi dil uzatmadı.
5. Başta Peygamber efendimizin kabr-i şerîfleri olmak üzere Eshâb-ı
kirâmın, velîlerin, âlimlerin ve sâlih Müslümanların kabirlerinin
ziyâret edilmesine karşı çıkmış, bunları şefâate vesîle kılmayı da harâm
saymıştır.
İbn-i Teymiyye bunlar gibi birçok meseleye dâir yanlış ve çirkin
sözlerinden dolayı Ehl-i sünnet âlimleri tarafından şiddetli bir şekilde
reddedilmiştir. Şifâ-üs-Sikâm fî Ziyâreti-Hayril-Enâm, Şevâhid-ül-Hak,
El-Fetâvâ-el-Hadîsiyye, Er-Reddü li-İbn-i Teymiyye, Hidâyet-ül-Hâlik
gibi kitaplar onun sapık fikirlerini reddetmek için yazılan kitaplardan
bâzılarıdır.
İbn-i Teymiyye’nin İslâm âlemindeki şöhreti; dindeki büyüklüğünden
değil, kendisinden sonra ortaya çıkıp, mezhepsizlik fikrini yaymaya
çalışanlar ile, kendi kısa akıllarına göre dinde değişiklik yapmak
isteyenlerin sapıklıklarına kaynak olması sebebiyledir. Kendilerine
Selefî adını veren mezhepsizlerle, Mısır’da yetişen dinde reformcular ve
Vehhâbîler, tuttukları bozuk yoldaki fikirlerine delil olarak
yalnızİbn-i Teymiyye ve talebelerinin ileri sürdüğü yanlış görüşleri
göstermekte ve ona dayanmaktadırlar. Onun sapık fikirlerini savunanlar,
İbn-i Teymiyye’nin kitaplarını, bilhassa Kur’ân-ı kerîme, hadîs-i
şerîflere ve icmâ-i ümmete uymayan fikirlerle dolu olan Vâsıta kitabını
bastırıp dağıtıyorlar.
Vâsıta, Kitâb-ül-Arş, Minhâc-üs-Sünne, Es-Siyâset-üş-Şer’iyye,
Ziyâret-ül-Kubûr, Fetâvâ, Felsefe-i İbn-i Rüşd İktizâu
Sırât-il-Müstekîm, El-Furkân, gibi eserler İbn-i Teymiyye’nin yazdığı
kitaplarından bâzılarıdır.
Ahmed ibni Teymiyye ile Ehl-i sünnet olan Mecdûddîn ibni Teymiyye ve
Fahreddîn Muhammed bin Ebi’l-Kâsım ibni Teymiyye bâzan birbirleriyle
karıştırılmaktadır. Fahreddîn ibni Teymiyye, doğru yoldan ayrılan sapık
İbn-i Teymiyye’den önce 1147-1224 (H.542-621) yıllarında Harrân’da
yaşamıştır. Hanbelî fıkıh âlimidir ve tefsiri vardır. Mecdüddîn ibni
Teymiyye ise, İbn-i Teymiyye’nin amcası olup, 1193-1254 (H.590-652)
târihleri arasında yaşamıştır. Dürrü Teârud-ül-Akl ven-Nakl adlı eseri
vardır.
http://akademim.blogspot.com/2011/06/bastrlamayan-ic-fitne-ibn-i-teymiyye.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.