1 Mart 2012 Perşembe

Ahmed Cenneti : Sünnilerle ” Cihad” Edin !

İranın en önemli resmi-dini kurumlarından birisi olan İran Anayasa Koruyucular Derneği Başkanı  Tahran Cuma Hatibi fanatik Şii Ayetullah Ahmet Cenneti son hutbesinde gayet açık ve net bir şekilde Şii Araplara seslenerek Beşşar Esad rejimini savunmak için “cihad” edin dedi.


Ahmed Cenneti, tamamına yakını Sünni Müslümanlardan oluşan ve devrim başlatan Suriye halkını kast ederek onları rejimi yıkmak isteyen “Ehli Beyt düşmanları” terimi içine yerleştirdi. İran ve Şii dünyasından yapılan açıklamalar, kullanılan “Sünnilik” karşıtı dil ve Esed ittifakı nasıl okunmalı, ne tür bir ittifak söz konusu?

Kısa cevaplar. İran’daki dini kurumları ve devlet politikasını şekillendiren en stratejik kurumların başında gelen “Uzmanlar Meclisi” üyesi Cenneti’nin verdiği hutbeler gözlemciler açısından çok önem taşıyor. Bu kurumu önemli kılan bir diğer husus ise Şii rejimin en üst düzey makamındaki dini lideri (Hamaney) azledebilme yetkisine sahip olması. Aynı zamanda resmi veya dini retoriğin, İran dış politikasının ve küresel yaklaşımlarının ipuçlarını da bu kurum üyelerinin açıklamalarında veya dini şahsiyetlerin  hutbelerinde bulmak mümkün.  Bu noktada açıklamayı anlamlı kılan bir diğer husus ise Ayetullah sıfatını taşıyan Cenneti’nin İran İslam Cumhuriyeti açısından yukarıdaki resmi üyeliklerinin dışında taşıdığı tartışılmaz konumu. Çünkü kendisi çok sayıda üst düzey resmi, dini, askeri ve bürokratik elitler üzerinde etki ve nüfuza sahip. Bu konumdaki Cenneti cuma günü verdiği hutbesinde:

“Şii Araplar Suriye rejiminin çevresinde yer alarak cihad etmek için Suriye’ye girmelidir. Ta ki böylece Suriye Ehli Beyt düşmanlarının eline düşmesin!”  diyerek açıkça ahireti inkar eden, Hz. Ali’yi ilahlaştıran, namaz, oruç ve hac gibi ibadetleri inkar eden İslam dışı Nusayri-Alevi rejimini destekledi. Aynı zamanda Cenneti %90′ı Sünni olan Suriye halkını “Ehli Beyt düşmanı” diye isimlendirerek Şiiler için en temel düşünce esaslarını, anlayış, algılayış ve kendini konumlandırışını açıkça ortaya koymuş oldu. Çünkü ne Nusayri zihniyetindeki Esed ve rejimi Ehli Beyt’i temsil ediyor ne de tamamına yakını sahih İslam anlayışını savunan Suriyeli Müslümanlar Ehli Beyt düşmanı.

Yine 17 yıl dışişleri bakanlığı yapan, şimdi Stratejik Araştırmalar Kurumu diye İran dışpolitikasını şekillendirecek Hamaney’in denetimindeki kuruluşun başkanı, İslami Uyanış Konferansı diye Arap Baharı akabinde İran’ın rol kapma yarışında olduğu ve konferans akabinde kurdukları oluşumun başkanı Ali Ekber Velayeti’nin açıklamaları da dikkatlerden kaçmamalı. Şii dini lider Hamaneyin diplomasi-uluslararası ilişkiler danışmanı da olan Velayeti perşembe günü yaptığı açıklamasında bir sürü iddia dile getirerek meşrulaştırdığı Esed rejiminin düşmeyeceğini öne sürdü. Elbette açıklamalarındaki kilit sözcüklerinin “direniş, siyonizm, batı güçleri, Amerika vs” gibi manipülatif sözcükler olduğu gözlerden kaçmıyor. Tahran rejiminin Suriye hükümetini desteklemeye çalışacağını ve karşısında hareket edenlere karşı duracağını açıkça dile getirdi Velayeti.
Ali Hamaney, Mahmud Ahmedinecat ve Devrim Muhafızları komutanları da açıkça ve tüm medya organlarında yayınlandığı gibi Beşşar Esed rejimini destekliyor. Dahası devrim muhafızları ve ona bağlı Kudüs Tugayları adlı terör oluşumları Suriye halkının öldürülmesinde gerek lojistik, gerek mühimmat gerekse militanlarıyla Esed güçlerinin yanında yer alıyor.
Bu ve benzeri şekilde en üst düzey Şii din adamlarının, yetkililerinin veya İran-Şii dünyasını temsil eden şahsiyetlerin yaptığı açıklamaları, Suriye devrimi üzerinden aldıkları konum ve kullandıkları dil özellikle Türkiye açısından çok önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor.  
Zira Şii mezhebinin en temel düşünce, akide esasları iyice ve derinlemesine incelendiği bir durumda ancak Şiiliğin günlük hayata yansıyışı ve ideolojik olarak iktidara geldiği devlet, kurum, kuruluş veya oluşumlar üzerinden geliştirdikleri, yürüttükleri siyaset anlaşılabilir.

Özellikle Suriye denkleminde; İran ve destek verdiği Esed rejiminin, Irak-Lübnan’daki azınlık Şii hükümetlerinin, Türkiye’deki Şii-İran lobisinin ürettiği tüm yazılı, görsel ve sesli literatürün nerdeyse istisnasız “Sünnilik karşıtı”, “Sünnilik düşmanlığı” ve “Türkiye-Osmanlı” karşıtlığı üzerine kurulduğu çok açık, net ve bariz bir şekilde görülmektedir.

Read more: http://www.sapitanlar.com/index.php/ahmed-cenneti-sunnilerle-cihad-edin/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.