8 Haziran 2012 Cuma

Said Nursi ve 33 Ayet


“Risale-i Nur’un arkasında otuzüç âyât-ı Kur'aniye işârâtı ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahu Anh’in üç kerâmât-ı gaybiye ile ihbârâtı ve Gavs-ı A’zâm’ın sarahate yakın şehâdeti var. Ona hücûm, bunlara hücûmdur.”
Müdâfaalar, 104

-İslam tarihin'de Sahabe Efendilerimiz başta olmak üzere Müctehid mezhep imamlarımız, icazetli Alimlerimiz, irşad ehli değerli tasavvuf büyükleri gibi ceplerinden bin tane said nursi çıkartacak nice üstün şahsiyetler gelip geçmiştir, dikkat edilecek olursa hiç bir ehli sünnet Alimi kendilerinin veya yazdıkları kitapların Kur-an'ı Kerim'de geçtiğini iddia etmemiştir.(Kur-an'dan ve Risaleler'den başka kitap okumayan said nursi ve cemaatı bu kitaplardan bi haber yaşadıkları için onlara göre risale'lerden üstün kitap yoktur).Şeyhi, hocası olmayan üç ay medrese okumuş icazetsiz Said Nursi kendi yazdığı kitabı (ona göre yazmamış yazdırılmış) kutsallaştırılmak için hiç çekinmeden Kur-an ve İslam büyükleri alet edilmiş buda yetmezmiş gibi aba altından sopa gösterircesine "Ona hücûm, bunlara hücûmdur" diyerek Müslüman'ları Kur-an'ı Kerim, Hz Ali ve Gavsı Azam ile korkutmaya çalışmıştır. Said Nursi'nin rüya, ilham, sunuhat ve keşifleri sadece kendisini bağlar bunlar şeriat'ta delil olarak kabul edilemez. 
33 Ayetin risalei nuru işaret etmesi olayı ise tamamen Said Nursi'nin vehim ve hayellerden ibarettir. Delilleri ise ayetleri çarpıtarak yaptığı tevillerden başka bişey değil,(1) bu İslam ve akıl dışı iddialara inanan kardeşlerimize şunu soralım; Peygamber Efendimiz(s.a.v), sahabe efendilerimiz(r.a), müçtehid imamlarımız, yüzbinlerce Alim, fakih, evliya'nın hepsi Kur-an'ı okuduğu halde anlayamadı bu sırrı çözemedi ama Said Nursi yüzyıllarca sonra gelerek bu sırrı çözdü, öylemi?
Özetlersek, kendisini ve yazdığı risalei nur denen kitapları büyük göstermek için her yolu mübah sayan Said Nursi, Müslümanların Allah korkusunu Evliya sevgisini mükemmel bir şekilde suistimal etmeyi başarmıştır.  
Dipnot: 
(1)

6 Haziran 2012 Çarşamba

İmam-ı A'zam: Kabr-i Şerifi Ziyaret Âdâbı Hakkında



İbni Teymiyye'nin Allahü teâlâya Mekân ve Sınır İsnad Etmesi


Hanefî fıkıh alimlerinden, İmam Ebû C'afer et-Tahâvî'nin (vefatı m.933) rahimehullah yazdığı ve mezhebin üç büyük imamının itikadî çizgisini yansıtan "Akîde"de şöyle denmektedir:

هذا ذكر بيان عقيدة أهل السنة والجماعة…. ومن وصف الله بمعنى من معاني البشر فقد كفر…. وتعالى الله عن الحدود والغايات والأركان والأعضاء والأدوات…. لا تحويه الجهات الست كسائر المبتدعات…. ولا نخوض في الله

"Bu Ehl-i sünnet vel cemaat akaidinin zikrinin beyanıdır... Kim Allahü teâlâyı beşer sıfatlarından biriyle vasıflandırırsa muhakkak kâfir olur... Allah, varlığı için birtakım sınır ve son noktalar bulunmasından, erkân, aza ve edevattan yüce ve beridir. Mahlukatı ihata eden altı yön O'nu ihata edemez...Allah'ın zatı hakkında derine dalıp düşünmeyiz/konuşmayız."

Abdülaziz Bayındır'dan Zırvalar


"Doçent" titrini taşıyan (şimdi "profesör"olmuş) bu kişinin bir kitabı elime geçti:

"Duada Evliyayı Aracı Koyma ve Şirk", İstanbul, 2001.

Kitap belli ki Sünnî Müslümanları şirk iftirasıyla karalamak için yazılmış. Bu tezini ispatlamak isterken mantık dışı ve zorlama yorumlar yapmakda, netice olarak çok yerde zırvalamaktadır. İleride bu kitapda yazılı sapık görüşlere teferruatlı cevaplar yazmak ümidindeyim. Şimdilik birkaç pasaj nakledip üzerine kısa yorum yapacağım.

Bayındır demiş ki:

"Ayet metninde geçen “min dûn’illah = Allah’ın dûnundan” ifadesi “Allah’ı bırakıp da...” şeklinde tercüme edilmiştir. Bu tercüme yanlış olmamakla birlikte Allah’tan başkasını çağıranların Allah’ı devre dışı bıraktıkları hissini vermektedir. Halbuki hiç bir müşrik, Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr etmez. Onun farkı, Allah ile kendi arasında, yetkisi Allah tarafından verilmiş bir aracının varlığına inanması, onu Allah’a yakın sayıp yardımını ve şefaatini beklemesidir. Bu konu üzerinde daha sonra durulacaktır." (sayfa 10)

Yahudîlikte ve Vehhabîlerde Teşbih ve Tecsim




İngilizce "The Holy Bible" ("İncil") dedikleri metnin "Eski Antlaşma" denilen kısmından birkaç cümle aktaracağım.

"Tarihî Kitaplar" kısmından, II Samuel 22:

7 Sıkıntı içinde RAB'be yakardım, Tanrım'a seslendim. Tapınağından sesimi duydu, Haykırışım kulaklarına ulaştı.

8 O zaman yeryüzü sarsılıp sallandı, Titreyip sarsıldı göklerin temelleri, Çünkü RAB öfkelenmişti.

9 Burnundan duman yükseldi, Ağzından kavurucu ateş Ve korlar fışkırdı.


Tasavvuf Düşmanı Vehhabîler

Tasavvuf Düşmanı Vehhabîler


"İSLAM'da tasavvuf yoktur, tasavvuf şirk, küfür ve dalâlettir" gibi sözler Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemasına ait değil; Vehhabîlere aittir. Binaenaleyh bu gibi aşırı görüşler biz Sünnî Müslümanları bağlamaz ve bunlara asla itibar etmeyiz.

Gerçek İslâm tasavvufunun Hind'ten, Kadim Yunan'dan, şuradan buradan geldiğini iddia edenler de yalan söylüyor.

Tasavvuf İslâm'ın ahlâk, zühd, bâtın boyutudur. Gerçek tasavvuf yüzde yüz Kitab'a, Sünnete, Şeriata uygundur.

5 Haziran 2012 Salı

İbni Teymiye ’yi Tenkid Eden Alimler ve Kitapları

"İbni teymiye'yi tenkid eden bi kaçtane ismi bile duyulmamış Alim'dir" diyen boş kafalara delilleri ile reddiyedir.

1-Şafi'lerin Kadısı Muhammed B. İbrahim B. Cemaa’a



2-Hanefi'lerin Kadısı Muhammed B. El-Hariri Ensari



3-Maliki'lerin Kadısı Muhammed B.Ebi Bekir



4-Hanbeli'lerin Kadısı Ahmed B.Ömer
Bu dört Kadı’nın kararıyla İbni Teymiye cezaevine atıldı.
( İmam İbnil Mualim el-Kuraşi “Necmil Muhtedi” ve İmam Ketbi “Uyun et-Tarih”)




5-Hafız Takiyyudin Subki
a-“El-İ’tibar Bibakail Cenneh ven Nar”
b- ed-Durra el-Mudiyyeh Firredi Ale İbni Teymiye
c-Şifaus Sakam Fi Ziyareti Hayril Enâm
e-En-Naza el-Muhakkak Fil Halifi Bittalakil Muallak
f-Et-Tahkik Fi Meseletit Talik
h-Rafuş Şikak An Meseletit Talak
g- Nakdul İctima’ vel İftirak Fi Meseilil İman vet Talak



6- 702 yılında vefat eden hafız İbni Dakik el-‘id



7- 707 yılında vefat eden Muneybi’in Şeyhi Salih B.Abdullâh el-Bataihi
“Ravdatut Talibin ve Hulaset Menkibus Salihin adlı kitablara bakınız”



8- 709 yılında vefat eden Fakih Tacuddin Ahmed B. Ataullâh el-İskenderani eş-Şezili



9- 710 yılında vefat eden Mısır Kadıların Kadısı Ahmed B. İbrahim es-Seruci el-Henefi
“İtiradet Ale İbni Teymiye Fi İlmil Kelâm”



10- 714 yılında vefat eden Fakih Muhaddis Ali B. Muhammed el-Bâci eş-Şafii



11- 715 yılında vefat eden Kadi Sayfuddin el-Hindi



12- 716 yılında vefat eden Fakih Muhammed B. Ömer el-Mekkiy



13- 718 yılında vefat eden Mısır Mâliki Kadıların Kadısı Ali B. Mahluf şöyle derdi:” İbni Teymiye Allâh’ın cisim olduğunu söylüyor. Bizde buna inanmak küfür.”



14- 721 yılında vefat eden Fakih Muhammed B. Ali B. Ali el-Mâzeni ed-Dehhân ed-Dimaşki
a-Risele Firredi Ale İbni Teymiye Fi Meseletit Talak
b- Risele Firredi Ale İbni Teymiye Fi Meseletiz Ziyareh
15- 724 yılında vefat eden Şeyh Ali B. Yakub el-Bekri
16- 725 yılında vefat eden Tarihçi el-Fahr B. Muallim el-Kuraşi
“Necmul Muhtedi ve Recmul Mutedi”



17- 726 yılında vefat eden Medine’yi Münevverinin Kadıların Kadısı Ebu Abdullâh Muhammed B. Müslim B. Mâlik es-Salihi el-Hanbeli



18- 727 yılında vefat eden Kadi Kemaluddin Zemelkevi



19- 733 yılında vefat eden Hafız Allame Müfessir Bedruddin B. Cemaa'a



20- 733 yılında vefat eden Şeyh Ahmed B. Yahya el-Kilebi
“Riseletun Fi Nefyil Cihe”



21- 734 yılında vefat eden Şeyh Ömer B. Ebil Yemen el-Lehmi el-Fekihi el-Mâliki
“Et-Tuhfel Muhtara Firredi Ale Münkiriz Ziyarah”



22- 741 yılında vefat eden Sultan Muhammed B. Kalavun



23- 743 yılında vefat eden Şeyh İsa Ebur Ruh ez-Zevevi
“Riseletun Fittalaki”



24- 744 yılında vefat eden Şeyh Ahmed B. Osman el-Cevzecâni el-Hanefi
“El-Ebhâs el-Celiyye Firredi Ale İbni Teymiye”



25- 745 yılında vefat eden Müfessir Ebu Hayyan Endelusi
“En-Nahrul Mad”



26- 748 yılında vefat eden Hafız Zehebi
a-“Beyan Zağal el-İlim vet Talab”
b-Nasihet ez-Zehebi”



27- 749 yılında vefat eden Fakih Şemseddin Muhammed B. Adlan eş-Şafii



28- 750 yılında vefat eden Kadi Muhammed es-Sadi el-Masri
a-“ El-Makalel Mardiyye Firredi Ale Men Yünkiru ez-Ziyaretil Muhammedeiyye”
b- “ El-Berahin es-Sati’a”



29- 761 yılında vefat eden Hafız Salahuddin el-Ala’iy
“Ahadis Ziyaret Kabrin Nebiyyi”



30- 764 yılında vefat eden Tarihçi İbni Şakir el-Ketbi “Uyun et-Tarih “



31- 768 yılında vefat eden Şeyh Afifuddin Abdullâh B. Esad el-Yefi’i el-Yemeni el- Mekki



32- 771 yılında vefat eden Fakih Taceddin Subki
“Tabakat eş-Şafiiyyyel Kubra “



33- 779 yılında vefat eden Fakih İbni Battuta
“Rihlet İbni Battuta”



34- 795 yılında vefat eden Hafız Abdurrahmân B. Ahmed İbni Recep el-Hanbeli
“Beyan Müşkilil Ehadis el-Vârideh Fi Ennet Talah es-Seles Vahide”



35- 803 yılında vefat eden Afrika Şeyhi Ebu Abdullâh B.Arafa et-Tunusi el-Mâliki



36- 826 yılında vefat eden Hafız Veliyyüddin İraki
“El-Ecvibel Mârdiyye Firredi Alel Es’ile el-Mekkiyye”



37- 829 yılında vefat eden fakih Ebu Bekir el-Husani
“Defu şubehi Men Şebbeh ve Temerrede”



38- 841 yılında vefat eden Allame Alaaddin Buhari Hanefi



39- 851 yılında vefat eden Fakih Tarihçi İbni Kadi Şehbe eş-Şafii
“ Tarih İbni Kadi Şehbe”



40- 852 yılında vefat eden Hafız İbni Hacer Askalani
a-“Eddurar el-Kâmine Fi A’yanel-Mi’tis Sâmine”
b-“Lisanul Mizan”
c-Fethul Bâri Ale Sahihil Buhari
d- El-İşarah Bituruk Hadisiz Ziyarah



41- 867 yılında vefat eden Şeyh Muhammed B. Ahmed Hamiduddin el-Fergani ed-Dimaşki el-Henefi
“Er-Rad Ale İbni Teymiye Fil İtikadet”



42- 899 yılında vefat eden Şeyh Ahmed Zaruk el-Fâsi el-Mâliki



43- 902 yılında vefat eden Hafız Sehavi
“El-ilan Bittevbih Limen Zemme et-tarih”



44- 928 yılında vefat eden Şeyh Celalud Din ed-Devvani



45- 931 yılında vefat eden İbni Abdisselem el-Masri diye tanılan Ahmed B. Muhammed
“El-Kavlun Nasır Fi Red Hibat Ali B. Nasir”



46- 933 yılında vefat eden Şeyh Muhammed B. Ali B. Arrak ed-Dimaşki
“ Şerhul Adudiyye”



47- 11. asırda yaşamış Kadi Beyyadi el-Hanefi
“İşaret el-Meram Min İbaretil İmam”



48- 962 yılında vefat eden AbdunNafi’ B. Muhammed B. Ali B. Arrak ed-Dimaşki
“Zahairul Kasır Fi Teracim Nubelail Asr’a bakınız“



49- 968 yılında vefat eden Âlim İbn kara diye tanılan Ahmed B. Muhammed el-Havarizmi ed-Dimaşki



50- 974 yılında vefat eden Şeyh İbni Hacer Heytemi
a-“El-Feteva el-Hadisiyye”
b-“El-Cevher el-Munazzam Fi Ziyaretil Kabril Muzzam"
c- Haşiyetul İdah Fil Menesik”



51- 980 yılında vefat eden Şeyh Ahmed B. Muhammed el-Vitri
“ Ravdatun Nazirin Ve Hulasatul Menakibus Salihin”



52- Kadi Ebu Abdullâh el Mukari
“Nuzmul Le’ali Fi Sulukil Emâli”



53- 1014 yılında vefat eden Mulla Ali Kâri el-Hanefi
“Şerh eş-Şifâ”



54- 1029 yılında vefat eden Şeyh Abdurrauf el-Menâvi eş-Şafii
“Şerh eş-Şemail”



55- 1041 yılında vefat eden Tarihçi Ahmed Ebul Abbas el-Mukri
“Ezhar er-Riyad”



56- 1057 yılında vefat eden Muhaddis Muhammed B. Ali B. İlan es-Sıddiki el-Mekki
“El-Mabred el-Mubekk0 Fi Redis Sarım el-Menki”



57- 1069 yılında vefat eden Şeyh Ahmed Hafaci el-Masri el-Hanefi
“Şerh eş-Şifa”



58- 1122 yılında vefat eden Şeyh Muhammed Zerkani el-Mâliki
“Şerh el- Mevahib el-Ledunniyye”



59- 1143 yılında vefat eden Şeyh Abdul Gani en-Nabulsi



60- Şeyh Muhammed Ebul Huda es-Sayyadi
“ Kilâdetul Cevahir”



61- 1272 yılında vefat eden Şeyh İdris B.Ahmed el-Vezzeni el-Fâsi el-Mâliki
“En-Neşrut Tayyıb Ale Şerhiş Şeyhit Tayyıb



62- 1287 yılında vefat eden Fakih Muhammed es-Sayyadi er-Revvas



63- 1331 yılında vefat eden yılında yaşamış Duma Müftü ve Kadısı Şeyh Mustafa B. Şeyh Ahmed B. Hasan eş-Şatti ed-Dimaşki el-Hanbeli
a-“Risele Firraddi Alel Vahhebiyye”
b- “En-Nukul eş-Şer’iyye”



64- 1340 yılında vefat eden Şeyh B. Muhammed el-Müeyyed el-Azmi
“Celaul Evham An Mezahibil Eimmetil İzam vet Tevessül Bicah Hayril Enâm. İbni Teymiye’nin “Raful Malam” adlı kitabına bir reddiye



65- 1345 yılında vefat eden Mısır Müftüsü Şeyh Muhammed Bihit el-Muti’i
“Tathiril Fuad Min Denesil İtikad”



66- 1348 yılında vefat eden Müftü Mustafa B. Ahmed eş-Şatti el-Hanbeli el-Dimaşki
“En-Nukul eş-Şer’iyye”



67- 1352 yılında vefat eden Şeyh Mahmud Hattab Subki
“Ed-Din el-Halıs”



68- 1353 yılında vefat eden Medineyi Münevverinin Müftüsü şeyh Muhaddis Muhammed el-Hadır eş-Şenkiti
“Luzumut Talak Dufa Bime La Yastetiul Defa”



69- 1362 yılında vefat eden Şeyh Abdulkadir B. Muhammed selim el-Kilâlni el-İskenderâni
a-“ En-Nufhaz Zekiyye Firradi Alel Vahhebiyye”
b-El-Huccel Mardiyye Fi İsbâtil vasitatil leti Nefethel Vahhebiyye”



70- 1371 Osmanlı zamanındaki Şeyhul İslam’ın vekili Şeyh Muhammed Zahid el-Kevseri
a-“Makalat el-Kevseri”
b- “Et-Taakubul Hasis Lime Nefehu İbni Teymiye Minel Hadis”
c-“El-Buhusil Vefiyye Fi Mufradati İbni Teymiye”



71- 1376 yılında vefat eden Şeyh Selame el-Azzami eş-Şafii
a-“El-Berahin es-Satia Fi Redi Ba’dil Bide’il Şâi’a”
b-“Makalat Fi Ceridet el-Müslim”



72- 1380 yılında vefat eden Hafız Ahmed B. Sıdık el-Gumâri el-Megribi
a-“Hideyetus Sugara’ “
b-El-Kavlul Celiy”



73- 1383 yılında yaşamış Şeyh Ebu Eşyal Salim B. Cindân el-Endenisi
“El-Hulasal Kafiye Fil Esenid el-Aliye”



74- 1389 yılında vefat eden Ebul Eşbâli Salim B. Hüseyin B. Cunden el-Endunisi
d-“El-İşfak Ale Ahkamıt Talak”



75- 1390 yılında vefat eden Mekke’nin Âlimi Muhammed el-Arabi et-Tebben
“Beraat el-Aş’ariyyin Min Akaidil Muhalifin”



76- Şeyh Muhammed Yusuf el-Bennuri el-Bâkistani
“Ma’arif es-Sünen Şerh Sünen et-Tirmizi”



77- Muhaddis Şeyh Abdullâh el- Gumâri
a-“İtkan es-Sun’a Fi Tahkik Manel Bid’a”
b- “ Es-Subhis Safir Fi Tahkik salatil Musefir”
c-Er-Reseil el-Gumariyye”



78- Seharanburun Âlimi Hamdullâh el- Beracvi
“El-Basair Limünkirit Tevessül Biehlil Kubur””



79- Şeyh Mustafa Ebu Seyf el-Hamami
“Gavsul İbad Bibeyan er-Raşâd” bu kitabı Şeyh Muhammed Said el-Arfi, Şeyh Yusuf ed-Dahvi, Şeyh mahmud Ebu Dakika, Şeyh Muhammed el-Behiri, Şeyh Muhammed Abdulfettah İnati, Şeyh Habibullâh el-Cekni eş-Şankiti, Şeyh Dusuki Abdullâh el-Arabi ve şey Muhammed Hafni Bilal takriz ( Övmişlerdir) etmişlerdir.



80- Âlim Allame Hafiz Müfessir Muhaddis fakih Abdullâh El-Harari
“El-Makalat es-Sünniyye Fi Keşfi Dalalet Ahmed İbni Teymiye”



81- Şeyh Ahmed el-Hüseyni en-Nakşibendî
“Et-Tevfik Er-Rabbeni Firreddi Ale İbni Teymiyel Harrani”



82- İbni Teymiye zamanında yaşamış olan Şeyh Kemaluddin Muhammed B Ebil Hasan Ali es-Serrac
“ Tuffahul Ervah Ve Fettahul Er-Bah”
“El-Hulasal Kâfiye Fil Es3anidil Aliye”



83-Şeyh İsmail El-Ezheri
Mir’etun Necdiyye”



84- Şeyh el-Kekeyâhi İhsan B. Muhammed Dehlân el-Cemfesi el-Kedyeri el-Endunisi
“Siracut Talibin Ale Minhecil Abidin İle Cenneti Rabbil Âlemin”



85- 1401 yılında vefat eden Şeyh Siracuddin Abbas el-Endunisi
a-İtikadu Ehlis Sünneti vel Cemaati
b- “Erba’inil Meseilid Diniyye”



86- 1410 yılında vefat eden Şeyh el-Keyahi el-Hac Ali Masum el-Cukcavi
“ Huccat Ehlis Sünnet vel Cemaat



87- Şeyh el-Keyahi Ahmed Abdulhalim el-Kandeli el-Endunisi
Akaid Ehlis Sünnet vel Cemaat. Bu kitabı 1311 yılında yazdı



88- 1990-2000 arasında Endunisi Âlimler Birliği’nin Genel Başkanı şeyh el-Keyahi el-Hac Muhammed Şafii Huzam B. Muhammed Salih Raidi el-Endunisi
“ Tavdih el-Edille



89- Şeyh Mansur Muhammed Uveys
“İbni Teymiye Leyse Selefiyyen”



90- Şeyh el-Keyahi Ahmed Mekki Abdullâh Mahfuz el-Endunisi
“Husnus Sünnet vel Cemaat Fi Marifet Firaki Ehlil Bide’ “



91- Ş İbrahim B. Osman el-Mısri
“Nusratil İmam Subki Biredis Sarım el-Münki”

92- İmam Gazali 
"İlcam'ül Avam " (İmam Gazali  Teymiyeden önce yaşamıştır fakat bu kitabı Teymiye gibi Allahı cisimleştirenlere reddiye olarak yazmıştır)

4 Haziran 2012 Pazartesi

Said Nursi ve TARİHİ GERÇEKLER 2


Said-i Nursi 1907 yılında İstanbul'a gelerek Abdülhamit Han'a hitaben bir dilekçe yazar ve saraya verir. Dilekçede kullandığı ad "molla Said-i Meşhur"dur.

Dilekçenin içeriğinde kürdistan(!) da eğitimin türkçe yapıldığını, kendisinin buna karşı olduğunu ve kürdistanda(!) kürtçe eğitim yapılması için üç okul açılmasını talep etmektedir. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi (namı diger Said-i Kürdi) Abdulhamit han tarafından mişahade için toptaşı Akıl hastanesine gönderilmiş ve bir süre orada tutulmuştur. Yani Abdulhamit Han tarafından tımarhaneye gönderilmiştir.
Ve bu olayı daha sonra yazılarında kendisi şöyle açıklamıştır:  
"Nasılki zaman-ı istibdatta tımarhaneye düştüm, divanelerin hükmüne konuldum, eğer müdahaneye, kelbi tabassusa, şahsi menfaat için umumi menfaatı feda alan aklın icabı ise, ben divaneligi kabul ettim.Şahit olunuzki böyle akıldan istifa ediyorum. Ey Kürtler tımarhaneyi bunun için kabul ettim. Kürtlüğü lekedar etmemek için irade-i padişahiyi, maaşını, ihsan-i şahaneyi kabul etmedim."

Yani Said kürtçülük için artık her şeyi göze aldığını ve kürtlüğü ayakta tutmak için tımarhaneyi bile kabul ettiğini söylemektedir.

Yine Said- Nursi 31 mart vakasında başrol oynar ve Volkan gazetesinde kışkırtıcı yazılar yazar.

Mütareke ve Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul'da kürt ileri gelenlerinin(!) serv in uygulanması için oluşturdugu " Kürt teali cemiyeti" vardır, bu cemiyetin üç nolu kurucu üyesi olarak karşımıza çıkar Said-i Nursi(namı diger Said-i Kürdi ve bir diger namı Bediuzaman) ve bu cemiyetin kurucu üyelerinin( ki 61 kişidirler) 1920 koçgiri, 1925 Şeyh Said( Bu Said başka Said'dir karışmasın),1938 Tunceli kürt kalkışmalarında önderlikleri vardır. Ayaklanmaların tarihlerine dikkat edilecek olursa kurtuluş savaşı, Hatay ve Musul -Kerkük meselesi gibi Türk Milletinin en kiritik dönemlerinde yurt içinde kalkışma yaparak arkadan vurmuşlardır.

Yine Said-i Kürdinin Şark ve Kürdistan(!), Kürt Teavün ve terakki gazetesi gibi gazetelerde kürtlerle ilgili bir hayli yazıları yayınlanmıştır.

Ama daha sonra arkasından gidenler tarafından onu Türk milletine kabul ettirmek için yazdıkları bile değiştirilir. Türk harfleriyle basılan kitaplarında "kürdistan" gibi kelimelere rastlanmaz.

Örnegin Said-i Kürdinin "İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi yahut Divan-i Harb-i Örf-i ve Said-i Kürd-i" adlı kitabının "Hatime" bölümü türkçe harflerle basımı sırasında yandaşlarınca değiştirilmiştir.

" Hatime'nin" esas metni şöyledir: " Ey Asuriler ve Keyanilerin cihangirlik zamanında piştar kahraman askerleri olan arslan kürtler, beş yüz senedir yattıgınız yeter . Artık uyanınız sabahtır.............................. Hemde milliyet denilen mazi derelerinde ve hal sahralarından ve istikbal daglarında haymenişin olan Rüstem-i Zal Selahaddin-i Eyyubi gibi kürt dahi kahramanlarıyla bir çadırda oturan aile gibi.............................." 

Ama Türk harfleriyle basılan basımda Türk milletinin duygularını okşayacak bir şekilde" Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfadı olan vatandaşlarım ve kardeşlerim............................ Selahaddin Eyyübi ve Celaleddin-i Harzemşah ve Sultan Selim ve Barboros Hayreddin ve Rüstem-i Zal gibi ecdatlarımız..............." haline getirilmiştir.

1926 yılından sonra Said-i Kürdi adını kullanmayıp said-i Nursi adını kullanır. Bu ad değişikliği ile ilgili Türkçü Nihal Adsız şu tespiti yapar:" Kürtlerin mevhum meziyetlerinden bahsediyor. Kısacası, onlara devlet kurdurmaya çalışıyor. Tabi devletin buna müsaade etmeyeceğini anladıktan sonra 180 derece çarkla said-i Kürdi olan adını Said-i Nursi yaparak ve nur risaleleri diye cehlin ve taassubun örnegi olan karalamalar düzerek bir din mürşidi gibi ortaya çıkmayı başarıyor." (Adsız, makaleler 111- makale adı" nurculuk denen sayıklama)

3 Haziran 2012 Pazar

Fethullah Gülen; "Muhammedun Rasulullah demesede alır başıma koyarım"




Soru: "Muhammedun Rasulullah" demeyecekler o konuda hemfikiriz  , her zamanki gibi  "baba oğul kutsal ruh" diyecekler bu konuda ne dersiniz?

F. Gülen:
Papa cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.”
(10 Şubat 1998, Zaman)

 *
 şimdi anlaşıldı.

2 Haziran 2012 Cumartesi

İmam Azam, Filanın "Hakkı İçin" Dua Etmek Mekruh Demiş midir?


İmam Azam Ebu Hanife efendimiz, evet, "Hakkı İçin Dua Etmek Mekruh" demiştir. Ancak bu Tasavvufu, vesileyi, tevessülü (yani sebeb kılmayı) inkar edenlerin anladığı gibi bir manada denilmemiştir. Bu yazımızda 4 kısa nakil (alıntı) yaparak, İmam Azam efendimizin aslında ne söylediğini bildirmek istiyoruz:
Orada "Hakkı için" ifadesi özellikle Tasavvuf ve Tarikatı inkar edenlerin öne sürdüğü anlamda değildir. İmam efendimizin kullandığı manada "Hakkı için": Allah Teala'yı mecbur tutmak, ona vacip kılmak demektir. Elbette böyle bir dua ve tevessül batıldır. İmam Azam Hazretleri bu tür bir duaya caiz dememiştir.
Fakat bir kimse hakkı için derken, "sebebiyle" "vasıtasıyla" "onun hatırına" gibi manaları kastediyorsa haktır. Caizdir.

Taberani, İbni Hıbban ve Hakim’in sahih kabul ettiği bir rivayete göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz, Hz. Ali’nin annesi Fatıma binti Esed (Radıyallahu anha)’yı kabre indirirken yaptığı duada: “Ey Allah! Peygamberin ve ondan önceki Peygamberler hakkı için annem Fatıma binti Esed’i bağışla ve kabrini genişlet” demiştir. (Taberani, el- Mu’cemü’l-kebir, no: 871, 24/352) Zaten “Onların hakkı” demek onların Allah katındaki derece ve makamları demektir, yoksa Allah Teala’ya bir şey vacip olur anlamında değildir. 


Vehhabilik Sapkın bir Fırkadır.


Vehhabilik, bozuk ve sapık bir fırkadır. On sekizinci yüzyıl ortalarında, Arabistan yarımadasında, Necd bölgesinde ortaya çıkmış, Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulmuştur. Bu şahıs, İbni Teymiyyeye sahip çıkmış, onun bozuk fikir ve görüşlerinin yayılmasında, baş rol oynamıştır. Bu fırkaya baglı olanlara, Vehhabiler adı verilir. Vehhabilerin Ehl-i Sünnete Karşı Oldugu Belli Başlı Yerler:
 
1- Sözlerine inandırabilmek icin, Selef-i Salihinin yani Salih olan selefin (Ashab-ı Kiram ve Tabiinin) yolunda olduklarını söyleyerek, kendilerine “Selefiler ve Ehl-i Sünnet” adını verirler.
2- Itikatta Selefi, amelde Hanbeli olduklarını savunurlar.
3- Dört şeri delilden, icma ve kıyası kabul emezler.
4- Dört hak mezhebi tanımazlar. Bunlardan birine baglanmayı reddederler.
5- Peygamberimizin, hırka ve mübarek sakalının ziyaret edilmesini şirk sayarlar.
6- Müteşabih Ayet-i Kerime ve Hadis-i Serifleri zahiri (görünen) manasıyla yorumlarlar. Bu yüzden, yüce Allahı yarattıklarına benzetir ve bir cisim olarak görürler.
7- Yüce Allahın cisim oldugunu söyler, gökte olduguna arşın üzerinde oturduguna inanırlar.
8- Namazı kılmayan bir Müslümanın Dinden çıktıgını, kafir oldugunu söylerler.
9- Peygamberler ve Salihler vesile edilmez, (kişi dua ederken Peygamberler ve salihler hürmetine diyemez) derler.
10- Tasavvuf ve tarikatın bidat ve sapıklık oldugu inancını yayarlar.
11- Kendilerinin dogru yolda, gerçek Ehl-i Sünnet olan Maturidilerle Eşarilerin ise sapıklık içinde ve batıl yolda olduklarını iddia ederler.
Bir başka açıdan…

1 Haziran 2012 Cuma

Fethullah Gülen; "Kurtulmak için İslama gerek yok"


Fethullah Gülenin bir ayeti nasıl çarpıtıp, Kurandaki diğer ayetlerin hiçe sayarak , batıl dinleri hak din olarak gösterme çabasını izleyeceksiniz.

Vehhabi ve Selefi'leri Rezil Eden Ayetler


Vehhabi ve selefi tayfası yüzyıllardır Peygamberden ve Velilerden himmet ve yardım istemenin, onları aracı etmenin şirk olduğunu savunurlar, bütün tarikat ehline kafir derler, oysaki kendilerinin de kabul ettiği birinci kaynak olan Kur'an-ı Kerim onları apaçık yalanlamaktadır;

38-Süleyman kendi adamlarına dönerek: "Ey Heyet kendileri teslimiyyet gösterip bana gelmeden önce, o kadının tahtını bana kim getirir?" dedi. 39-Cinlerden bir ifrit: "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm, hem de güvenim var." dedi. 40-Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise: "Ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm." dedi. Derken onu yanında duruyor görünce: "Bu, Rabbimin bir lutfudur; beni imtihan için ki, şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim. Kim şükrederse ancak kendisi için şükreder, her kim de nankörlük ederse, şüphe yok ki, Rabbim herşeyden müstağnidir, büyük ihsan sahibidir" dedi.
Neml Süresi


- Hz. Süleyman acaba Allah dururken neden tahtı başkalarından istemiş? yoksa haşa bir Peygamber Allaha şirkmi koşmuş?(vehhabilere göre şirk koşmuş) Elbetteki hayır, Hz Süleyman'ın Allahı, imanı , dini vehhabi ve selefi'lerden daha iyi bildiğini çocuklar bile bilir.

64-Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve Resul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı
Nisa Süresi


- Vehhabi ve selefi tayfası mürşid önünde tövbenin şirk olğunu söylerler (Tasavvuf ehli Peygamberi Allahın rasulü olduğu için sever, Evliya'yıda Peygamberin varisi oluğu için severler); Hakiki tarikat ehli hiç bir zaman bir Veli'yi Peygamber yerine koymaz, tasavvuftaki mürşid önünde tevbe yukarıdaki ayette geçen tevbenin bir benzeridir. Bu durumda Peygamberin sahabeye aracı olmasıda şirk'midir sizce? Cebrail'in Peygamber'e aracı olmasıda şirk'midir sizce? yoksa bu ayetleri tarikatcı'larmı Kur-an'a eklemiş? Elbetteki hayır, Peygamber efendimiz diri ikende vefatından sonrada (ki ayet diri ve ölü diye belirtmemiş, o zaman her iki durumuda kapsar, eğer sadece diri iken geçerli denirse bu Allahın Peygamber'den sonrakilere adaletsizlik yaptığını gösterirki bu Allah'ın şanına yakışmaz) ümmeti için aracı olmaktadır.

89-“Onlara Allah tarafından yanlarında bulunanı (Tevrat’ı) tasdik edici bir kitap (Kur'ân) gelince -ki daha önce (o gönderilecek peygamberi vesile yaparak) inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bildikleri (o peygamber) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Bu yüzden Allah’ın lâneti kâfirler üzerinedir.”
Bakara Süresi


- Şefaat şirk diyen, ölüden yardım isteyene kafir diyen,  ölünün kimseye faydası olmaz diyen vehhabi ve selefi tayfasına tokat gibi bir ayet daha, vefat edenin ölü olduğu gibi doğmamış kişide ölüdür, Allah Teala yahudilerin ahir zaman Peygamberini vesile ederek yardım istediklerini söylüyor ve Allah yardım istedikleri için değil, O Peygamber gelince ona iman etmedikleri için onları kınıyor.

Dikkat edilirse vehhabi ve selefilerin iddialarını çürütmek için sadece Kur-an'ı Kerimden örnek verdik, ayetler gayet açık yani Muhkem'dir niyeti bozukların ayetleri istediği gibi tevil etmeleri bu gerçeği değiştirmez. Hadislerden ve Alimlerin sözlerinden bahsedecek olsaydık daha yüzlerce kanıt çıkardı.Umarız vehhabi ve selefi'lere kanan kardeşlerimiz düşünür.