"Sevgi" canlı
varlığın, haz veren bir nesneye karsi meyil duymasıdır. Söz konusu meylin
pekişip güçlenmesi haline «aşk» denir.
Ask duygusu, aşkın sevgilisine kul olması ve sahip olduğu her şeyi uğrunda feda
etmesine yol açacağı bir dereceye varabilir.
*****
Hikâye edildiğine göre Zunnun'ül
Misri (rehimehullahu a.) bir gün Mescid-i Haram'a girer. Sütunlardan birinin
altında yarı çıplak, yerde yatan hasta bir delikanlı görür, delikanlı yanık bir
sesle inlemektedir. Bundan sonrasını Şeyh'in kendisinde dinleyelim:
«Yanına sokuldum, selâm verdim ve
«ey delikanlı sen kimsin» diye sordum. «ben aşık bir garibim» diye cevap verdi.
Ne demek istediğini anlamıstım, «ben de senin gibiyim» dedim. Bu sırada
ağlamaya başladı, onun ağlaması beni de ağlattı. Bana «sen de mi ağlıyorsun»
diye sordu, «ben de senin gibiyim» diye karşılık verdim. Bunun üzerine daha
yüksek bir sesle ağlamaya bağladı ve gür yüksek bir nara attı, hemencecik
ruhunu teslim etti.
Elbisemi üzerine örttüm, kefen
bulmak için yerimden ayrıldım, kefen satın alıp dönünce onu yerinde bulamadım.
Şaskınlık içinde «sübhanallah» dedim. Bu sırada kulağıma bir ses geldi,
şöyle diyordu: «Ey Zün-nun! O öyle bir garibdir ki, onu dünyada şeytan aradı
bulamadı, Malik aradı bulamadı, Cennette Rıdvan aradı, o da bulamadı.» «O
nerededir?» diye seslendim. Kulağıma şu cevap geldi: «Samimi muhabbeti, çok
ibadet etmesi ve hatasından derhal tevbe etmesi sayesinde Muktedir Malik'in
(ulu Allah'ın) rahmetinde sadekat koltuğundadır.»
(Zehr-ur Riyaz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.