“Dinlerarası diyalog, Papalığın II.
Vatikan Konsili’nin 4. oturumunda kabul edilen, “Nostra Aetate” diye maruf
Konsil metninde aktarılan ve 28 Ekim 1965′te Papa VI. Paul’un onayıyla ilan
edilen, “Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak açıkladığı Asya’nın
hristiyanlaştırılması projesi’nin bir yöntemidir. Papalığın “çağdaş
hristiyanlaştırma ve misyonerlik usulü’ dür.”
( Kaynak; John W. O’Malley,
“Reform, Historical Conciousness And Vatikan li’s Aggiornamento, Theological
studies, 1971 xxx11/4; M. Raukanen, The catholic Doctrin of Non-Christian
Religions According to the Second Vatikan Council, New york 1992, 35; The
Second Vatikan Council, Nostra Aetate, 1-4)
Papalığın, dinlerarası diyalog adı
altındaki böylesi bir “Asya’yı hıristiyanlaştırma projesi”nin “gönüllü bir parçası olmak”, İslâm akaidine göre
Müslüman’a zarar verir mi?
İslâm akaidi ve Ehl-i Sünnet esaslarına göre; Papalığın
böylesi bir “hristiyanlaştırma projesi ve misyonunun gönüllü bir parçası olan”
herhangi bir Müslüman, mürted olur,İslâm dairesinin dışına çıkar, küfre düşer.
Bu küfrü irtikab ettiği ana kadar, yaptığı tüm ibadet ve hayırlı amelleri boşa
çıkar, müflis olur. Evli ise nikahı düşer.
(A.Z.Gümuşhanevî, Cami’ül Mütün
,c.1, Elfaz-ı Küfür, b.2)
Hristiyanlık gibi İslâm’dan gayri bir din edinen kimseyi küfre düşmüş saymayan kişi veya onların küfürde oldukları hususunda şek:-şüphe içinde olan kişi yahut da onların manevi gidişatının doğru olduğu kanaatini taşıyan kişi İslâm’dan çıkmış olur, küfre düşer.
(Muhammed b. ismail er-Reşid
,Tehzib’ü Risalet’il Bedri’r-Reşîd fi Elfâz’il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi
Bekr, Esir’ul -Melahide vr 11b]
Nisa Suresi 115: “Kim Kendisi için doğru yol belli olduktan
sonra,(Hz. Muhammed) karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola tabi
olursa, onu o saptığı yönde bırakırız ve cehenneme Sürükleriz ; o ne kötü
biryerdir.”
Nisa Suresi 13-14: “Bunlar, Allah’ın (koyduğu) sınırlardır. Kim kendisi için yol belli olduktan sonra Peygambere (Hz. muhammede)’ine itaat ederse Allah onu, ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; onlar orada devamlı kalıcıdırlar ; işte büyük kurtuluş budur.”
“Kim de Allaha ve Peygamberi (Hz. Muhammed) ‘ine karşı
isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, ebedi kalacağı bir ateşe sokar
;onun için alçaltıcı bir azab vardır.”
Cin Suresi 23-24: “Artık kim Allah’a ve Resulü (Hz.
Muhammed)ine karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde
ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.”
Muhammed Suresi 32-33-34: “İnkâr edenler, insanları Allah yolundan
alıkoyanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Peygamber (Hz.
Muhammed)’e karşı gelenler, Allah’a hiçbir zarar veremezler. Allah onların
yaptıklarını boşa çıkaracaktır.”
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber (Hz Muhammed)’e itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın. Zira inkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve de kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.”
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber (Hz Muhammed)’e itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın. Zira inkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve de kâfir olarak ölenleri Allah asla bağışlamaz.”
Fetih Suresi 28-29: “Bütün dinlere üstün kılmak üzere,
Peygamberi (Hz. Muhammed)’ini hidayet ve Hak din ile gönderen O’dur. Buna şahit
olarak Allah yeter; Muhammed Allah’ın elçisidir. O (Hz. Muhammed)’in
beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı onurlu, kendi aralarında
merhametlidirler.”
“Ehl-i Kitap ile amentüde
ittifakımız vardır” inancını taşımanın veya
gönüllü olarak bu ifadeyi kullanmanın itikadî hükmü nedir?
Böyle bir inancı taşıyan ve ikrar eden Müslüman, İslâm
akaidi ve Ehl-i Sünnet esaslarına göre mürted olur, İslâm dairesinin dışına
çıkar, küfre düşer. Böyle bir inanç, Hakk’ı batılın seviyesine indirmek, Hakk’ı
batıl ile karıştırmak, ilahi olan ile muharref olanı aynı kefeye koymak ve
eşitlemektir ki, İslâm akaidi, Ehl-i Sünnet esasları ve bizzat Kur’an-ı
Kerim’in ikaz edici beyanlarına göre bu küfürdür.
( A.Z. Gümüşhanevî, Cami’ül Mütûn,
c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib’ü Risalet’il
Bedri’r-Reşîd fi Elfâz’il Mükeffırat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr,
Esir’ul-Melahide, vr 11 b )
Bir kimse, ehl-i kitap ile amentüde ittifakın var olduğuna inanırsa, hatta kiliselerin Allah’ın evleri olduğuna, orada Allah’a kulluk yapıldığına, Yahudi ve Hristiyanların yaptıklarının Allah’a kulluk, O’na ve Rasulüne itaat olduğuna inanırsa, Allah’ın da bu yapılanlardan hoşnut ve memnun kaldığına itikad ederse kafir olur. Ehl-i zimmeti (gayr-i müslimlerî) kiliselerinde ziyaret etmenin Allah’a yakınlık vesilesi olduğuna itikad eden kimse, İslâm dininden çıkar, mürted olur.
( Muhammed b. İsmail er-Reşîd,
Tehzib’ü Risalet’il Bedri’r-Reşîd fi Elfâz’il Mükeffırat, vr 12, Yahya bin Ebi
Bekr, Esir’ul-Melahide, vr 11 b )
Al-i Imran Suresi 19: “Allah katında yegâne Hak Din Islâmdır.”
Al-i İmran Suresi 85: “Herkim İslam’dan başka birdin ararsa,
bilsin ki, (o din) ondan asla kabul edilmeyecektir; o kimse, ahirette hüsrana
uğrayanlardan olacaktır.”
Al-i İmran, 100: “Ey iman edenler, Ehl-i kitaptan herhangi
bir gruba tabi olursanız, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir yaparlar.”
Ahirette kurtuluş için Hz. Muhammed’e (sav) inanmaya hacet yoktur; Kelime-i Tevhid’in ikinci rüknü olan “Muhammedu’r Rasûlullah” kısmını ikrar bir kemal mertebesidir, cennetlik olma için bunu ikrar ve buna iman etmek lüzumlu değildir demenin hükmü nedir?
Böyle bir inancı taşımak ve yaymak, İslâm akaidine göre,
Müslüman’ı dinden çıkartır, mürted yapar, küfre düşürür.
(A.Z. Gümüşhanevî, Camîül Mütûn,
c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib’ü Risalet’il
Bedri’r-Reşîd fi Elfâz’il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr,
Esir’ul-Melahide, vr 11 b )
Ehl-i Kitap’tan herhangi bir gruba
tâbi olmanın, dinen mahzuru var mıdır?
Ehl-i kitaptan herhangi bir gruba tâbi olmak, Kur’an-ı
Kerim’e ve İslâm akaidine göre Müslüman’ı dinden çıkartır, imandan sonra kafir
yapar
( A.Z. Gümüşhanevî, Camrül Mütûn,
c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib’ü Risalet’il
Bedri’r-Reşîd fi Elfâz’il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr,
Esir’ul-Melahide,vr11 b.)
Al-i İmran, 100: “Ey iman edenler, Ehl-i kitaptan herhangi
bir gruba tabi olursanız, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir yaparlar.”
Maide Suresi 51-52-53-54-55-56: “Ey iman edenler! Yahudileri ve
Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizde HER
kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler
topluluğuna yol göstermez.”
“Kalblerinde hastalık bulunanların: “Başımıza (küresel) bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasına koşuştuktan görürsün. Umulur ki Allah bir fütuhat, yahut katından bir emir getirecek de onlar , içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır “
“(O zaman) iman edenler: “Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?” diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştirde kaybedenlerden olmuşlardır.”
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) muhakkak Allah, sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir topluluk getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfü ve ilmi geniştir.”
“Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resulü (Hz. Muhammed)’dir ve de şu iman edenlerdir ki onlar Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.”
“Kim Allah’ı, Resulü (Hz. Muhammed)’ini ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır.”
“Kalblerinde hastalık bulunanların: “Başımıza (küresel) bir felâketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasına koşuştuktan görürsün. Umulur ki Allah bir fütuhat, yahut katından bir emir getirecek de onlar , içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır “
“(O zaman) iman edenler: “Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?” diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştirde kaybedenlerden olmuşlardır.”
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) muhakkak Allah, sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir topluluk getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah’ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfü ve ilmi geniştir.”
“Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resulü (Hz. Muhammed)’dir ve de şu iman edenlerdir ki onlar Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.”
“Kim Allah’ı, Resulü (Hz. Muhammed)’ini ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır.”