Osmanlı
Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz Said- i Nursi ile ilgili
bir basın toplantı düzenledi. Said'i Nursi'nin anne ve baba tarafından
peygamber soyundan geldiğini iddia eden Akgündüz, bu iddiaya dayanak olarak
elindeki belgeleri de örnek gösterdi.
" Anne Tarafından Şerif,
Baba Tarafından Seyyid " (!)
Düzenlenen basın toplantısında konuşan Osmanlı Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Devleti'nin Yıldırım Beyazıt'tan beri Hz. Muhammed'in soyundan gelen aile üyelerini tespit etmek için ayrı bir bakanlık kurduğunu belirtti. Bakanlığın adının Nakibül Eşraflık olduğunu söyleyen Akgündüz, " Bütün ülkenin 36 büyük eyaletinde ve vilayet merkezlerinde Nakibül Eşraf isimli bölge müdürleri tayin etmiştir " dedi. Osmanlı Devleti'nin peygamberin soyundan gelenler için özel bir terminoloji geliştirdiğini de ifade eden Akgündüz, " Hz. Peygamberin nesli Hz. Ali ve onun hanımı Peygamberimizin kızı Hz. Fatma ile yoluyla devam etmiştir. İki tane oğlu vardır. Birisi Hz. Hasan diğeri de Hz. Hüseyindir. Osmanlı Devleti kayıt tutarken Hz. Hasan'ın neslinden gelenlere 'Şerif ' demiştir ve bunun çoğulu eşraftır. İkinci grup ise, Hz. Hüseyin'in neslinden gelenlerdir. Onlara Osmanlı Devleti ' Seyyid ' demiştir. Ama halk arasında hem Hz. Hasan hem de Hz. Hüseyin neslinden gelenlere ' Seyyid' dendiğini açıkça ifade etmemiz lazım " diye konuştu. Akgündüz " İster Osmanlı arşivlerindeki tapu tahrir defterleri başta olmak üzere bütün kaynaklar, ister Osmanlı'nın sicil arşivlerinde yaptığımız bütün araştırmalar, ister şeriye sicilleri, ister Bediüzzaman'ın doğduğu köyler ve mezar taşları ve kabirler üzerine yaptığımız araştırmalar ve neticede arşiv belgelerinin bize gösterdiği yol doğrultusunda, ulaştığımız Musul'daki arşivler Bediüzzaman'ın baba tarafından Abdülkadir Geylani'nin torunu Hz. Hasan'ın neslinden ve Şerif olduğunu ortaya çıkarmıştır " diye konuştu. "Diğer taraftan annesi Nuriye Hanım'ın ise, Hz. Hüseyin'in neslinden ve Seyyid olduğu ortaya çıkmıştır. Bunu Osmanlı arşivlerindeki belgelerin tamamı desteklemektedir " dedi. Akgündüz Said- i Nursi'nin anne ve baba tarafından seceresini de bir slayt gösterisiyle anlattı.
Düzenlenen basın toplantısında konuşan Osmanlı Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Devleti'nin Yıldırım Beyazıt'tan beri Hz. Muhammed'in soyundan gelen aile üyelerini tespit etmek için ayrı bir bakanlık kurduğunu belirtti. Bakanlığın adının Nakibül Eşraflık olduğunu söyleyen Akgündüz, " Bütün ülkenin 36 büyük eyaletinde ve vilayet merkezlerinde Nakibül Eşraf isimli bölge müdürleri tayin etmiştir " dedi. Osmanlı Devleti'nin peygamberin soyundan gelenler için özel bir terminoloji geliştirdiğini de ifade eden Akgündüz, " Hz. Peygamberin nesli Hz. Ali ve onun hanımı Peygamberimizin kızı Hz. Fatma ile yoluyla devam etmiştir. İki tane oğlu vardır. Birisi Hz. Hasan diğeri de Hz. Hüseyindir. Osmanlı Devleti kayıt tutarken Hz. Hasan'ın neslinden gelenlere 'Şerif ' demiştir ve bunun çoğulu eşraftır. İkinci grup ise, Hz. Hüseyin'in neslinden gelenlerdir. Onlara Osmanlı Devleti ' Seyyid ' demiştir. Ama halk arasında hem Hz. Hasan hem de Hz. Hüseyin neslinden gelenlere ' Seyyid' dendiğini açıkça ifade etmemiz lazım " diye konuştu. Akgündüz " İster Osmanlı arşivlerindeki tapu tahrir defterleri başta olmak üzere bütün kaynaklar, ister Osmanlı'nın sicil arşivlerinde yaptığımız bütün araştırmalar, ister şeriye sicilleri, ister Bediüzzaman'ın doğduğu köyler ve mezar taşları ve kabirler üzerine yaptığımız araştırmalar ve neticede arşiv belgelerinin bize gösterdiği yol doğrultusunda, ulaştığımız Musul'daki arşivler Bediüzzaman'ın baba tarafından Abdülkadir Geylani'nin torunu Hz. Hasan'ın neslinden ve Şerif olduğunu ortaya çıkarmıştır " diye konuştu. "Diğer taraftan annesi Nuriye Hanım'ın ise, Hz. Hüseyin'in neslinden ve Seyyid olduğu ortaya çıkmıştır. Bunu Osmanlı arşivlerindeki belgelerin tamamı desteklemektedir " dedi. Akgündüz Said- i Nursi'nin anne ve baba tarafından seceresini de bir slayt gösterisiyle anlattı.
" 35 Yıllık Bir Gayretin
Sonucudur "
Bu iddiada kaynağının ne olduğu konusunda da konuşan Akgündüz " Cevabım çok açık. 35 yıllık bir gayretin sonucudur. Bediüzzaman'ın bütün şeceresinin Musul'da oduğunu Osmanlı arşivlerindeki belgelerden ortaya çıkardık " diye konuştu. En önemli belgenin Dr. Mahmud Said tarafından Musul'dan getirildiğini söyleyen Akgündüz, " Bu belge, Bediüzzaman'ın baba tarafından sülalesi olan, Hiyali Seyyidlerinin reisi Hamed Seyyid tarafından 1935 yılında hazırlanmış ve Nakibül Eşraf'a tasdik ettirilmiştir " şeklinde konuştu. Belgelerin elinde olduğunu da söyleyen Akgündüz, " Bütün şecerenin orijinalleri elimizdedir " dedi. Elindeki belgeyi gösteren Akgündüz, belgeyi arşiv uzmanlarına incelletiklerini ve uzmanların belgenin 80 - 100 yıllık olduğunu söylediğini iddia etti. Akgündüz, " Bütün kayıtlar ve ispatların tamamı elimizde " şeklinde konuştu.
Bu iddiada kaynağının ne olduğu konusunda da konuşan Akgündüz " Cevabım çok açık. 35 yıllık bir gayretin sonucudur. Bediüzzaman'ın bütün şeceresinin Musul'da oduğunu Osmanlı arşivlerindeki belgelerden ortaya çıkardık " diye konuştu. En önemli belgenin Dr. Mahmud Said tarafından Musul'dan getirildiğini söyleyen Akgündüz, " Bu belge, Bediüzzaman'ın baba tarafından sülalesi olan, Hiyali Seyyidlerinin reisi Hamed Seyyid tarafından 1935 yılında hazırlanmış ve Nakibül Eşraf'a tasdik ettirilmiştir " şeklinde konuştu. Belgelerin elinde olduğunu da söyleyen Akgündüz, " Bütün şecerenin orijinalleri elimizdedir " dedi. Elindeki belgeyi gösteren Akgündüz, belgeyi arşiv uzmanlarına incelletiklerini ve uzmanların belgenin 80 - 100 yıllık olduğunu söylediğini iddia etti. Akgündüz, " Bütün kayıtlar ve ispatların tamamı elimizde " şeklinde konuştu.
***
Kalbine gelen ilham ve sunuhatları şer-i delil sayan, iradesi dışı kitaplar yazdığını söyleyen Ehli
sünnet inancından sapan Said Nursi’yi onlarca bozuk itikadına rağmen zorlama
yorumlar, uydurma hatıralar, uydurma şahitler ve yeni nesil hocaların delil
diye yamadığı alakasız şeylerle o nu yüceltme çabaları son hızla devam ediyor,
Said Nursi risalei Nurun bir
yerinde hem Seyyid olduğunu bilmediği hemde menevi olarak kendini ehli beyt'ten (1) saydığını söylemiştir. Saidin bu hayellerini şakirdleri uydurma bir cifr hesabıyla güyya desteklemeye çalışmıştı(Maidetül Kur'an), bununlada yetinmeyen Nurcular anlaşılan şimdi işi tamamen kan
bağına taşımak üzereler!
Her yeni basımla Risalei Nur’larda
değişiklikler yapılmaktadır (ki Said Nursi Risalei Nurun bir harfine dokunmanın
günah olduğu fetvasını vermişken 2) ,yaptıkları değişiklikler yetmediği için
galiba onu yüceltmek için birde Seyyidlik ‘lik verecekler halbuki düne kadar babasının
İran’dan geldiği bilinmekteydi!
Dipnot:
1- Emirdağ Lâhikası I, 262,
Yirmiyedinci Mektuptan